Bu örneği size vermemin nedeni Hamza Hamzaoğlu! Aklının ucundan geçmeyecek bir dönemde, hiç planlamadığı bir zaman diliminde, kendini bir anda Galatasaray Teknik Direktörlüğü görevinde buldu. Sonrasında biraz şansın yardımı, biraz rakiplerin beceriksizliği, biraz da tabi ki kendi kişisel başarısı sonucu 8-9 ay gibi bir sürede 3 tane kupa kazandırdı Galatasaray’a. 4.yıldızı takan teknik direktör unvanıyla da tarihe geçti.
Gelin görün ki, bu
sezonla birlikte bıraktığımız noktadan çok farklı bulduk Hamza Hamzaoğlu’nu…
Yaz tatilinin ardından mütevazilikten uzak, egoları tavan yapmış, her şeyi ben
bilirim havalarına bürünmüş bir Hamzaoğlu çıktı karşımıza… Tabi sonrasında
ligde arka arkaya yaşanan puan kayıpları ve Şampiyonlar Ligi’ne 2 maçta 1
puanla başlayabilmek…
Atletico Madrid
maçında yaptığı hatalardan belli ki hiçbir ders çıkarmamış. Hatta muhtemelen o
gün yaptıklarını hata olarak da görmemiş…
Şu ana kadar oynadığı tüm karşılaşmalarda elbette bir Melo olamamasına
rağmen hatasız top oynayan Jose Rodriguez bugün yine yedek kulübesindeydi.
Selçuk-Bilal-Sneijder üçlüsünden oluşan yaş ortalaması 31 civarındaki dirençsiz
orta sahayla Şampiyonlar Ligi arenasında rakip kim olursa olsun boy göstermeye
çalışmak neyin cesaretidir Allah aşkına?
Ya da 4 sezondur üzerine hiçbir şey koyamadığı gibi günden güne daha da
gerileyen, son haftaların formsuz isimlerinden Semih’i sakatlığı tamamen
iyileşmiş olan Chedjou’ya tercih etmek?
Oyuna başlanması
gerektiği gibi akıllı ve kontrollü başladık. İlk 45 dakika boyunca da işler tam
istediğimiz gibi gitti. Rezalete yakım zeminde, teknik kapasitesi yüksek, fizik
gücü ise düşük olan takımımız olabileceği maksimum seviyede sahip oldu topa.
Kalemize de pek fazla yaklaştırmadık rakibi. Ağırlıklı olarak kanatlardan hücum
etmeye çalıştık. Cepheden kaleyi gördüğümüz anlarda da özellikle Bilal ve
Sneijder’le şut tehditlerinde bulunduk. Nitekim bunlardan birinde Bilal’in
yaklaşık 30 metreden attığı mükemmel şut Astana ağlarına gitti ve skor
üstünlüğünü yakalamış olduk.
Herhalde maçtan
evvel Hamza Hamzaoğlu’na hayalindeki ilk yarıyı sorsalar, birebir bunu tarif
ederdi. Takımı oyundaki üstünlüğü ele almış, kalesinde neredeyse 0 pozisyon
vermiş ve skoru da lehine çevirmeyi başarmış. Her şey çok güzel…
İkinci 45 dakikada ise bambaşka bir
karşılaşma izledik. Sanki Astana değil de Atletico Madrid ya da Benfica
deplasmanına çıkmış bir Galatasaray var gibiydi sahada. Rakibe inanılmaz
derecede boş alanlar bırakan, neredeyse 11 oyuncusuyla savunma yapmaya çalışan,
tamamen 1-0’ı koruyup 90 dakikayı bitirmeye çabalayan bir Galatasaray…
Ey Hamza Hamzaoğlu,
karşındaki rakibin kim olduğunun farkında mısın sen diye sorarlar adama! Ya da
yönettiğin takımın kim olduğun farkında mısın diye!
İkinci devrenin başlangıcından
itibaren adeta ‘’Ben gol atacağım’’ diye bas bas bağıran, orta alandaki bütün
üstünlüğü ele alan Astana’ya karşı, takımının sahadaki çaresizliğini sadece ve
sadece seyretmekle yetinen, attığı gole rağmen takımın en kötülerinde olan ve
son yarım saatte sahadan silinen Bilal’e ısrarla tahammül eden, direnci düşmüş
orta alanı Chedjou’yu oraya alarak en azından fiziksel olarak güçlendirmeyi
akıl edemeyen, aldığı her topu kaybeden Yasin’i nedenini anlayamadığımız bir
şekilde takık olduğu Sinan Gümüş’le değiştirmek istemeyen Hamza Hamzaoğlu bugün
kaybedilen 2 puanın Semih Kaya ile birlikte iki sorumlusundan biridir!
Kolay kolay bir
oyuncuya fatura kesmek adetim değildir ama bugün alınamayan 3 puanın Hamza
Hamzaoğlu’ndan sonraki en büyük sorumlusu Semih Kaya’dır! Senelerdir rakip
hücumcularla girdiği her ikili mücadelede yere düşüp rakibi bir anda tehlikeli
bölgede yalnız bırakmayı artık bir gelenek haline getiren bu arkadaş, bugün de
aynı şeyi yaparak hiç olmayacak bir anda adamlara bedavadan 1 gol hediye
etmiştir!
Şansın yardımıyla
2-1’i bulduğumuzda ise sahneye bir kez daha Mr.Çok Bilmiş Hamza Hamzaoğlu
çıkmış ve belki de son oyuncu değişikliği hakkını kullansa süreyi bitireceği
anlarda yine sahada olup bitenleri seyretmekle yetinerek kalemizde bir gol daha
görmemize sebebiyet vermiştir!!!
Kimse bana kalkıp ‘’Daha
4 maç var, bu köprünün altından çok sular akar.’’ falan demesin. Sen Astana’ya
puan veriyorsan bu gruptan çıkamazsın kardeşim! Galatasaray’ın Astana gibi
3.sınıf bir rakibe karşı 45 dakika
boyunca bu kadar mahkum oynayıp puan vermesi hiçbir şekilde kabul edilemez!
İnandığı
doğrulardan egoları uğruna birer birer uzaklaşan, geldiği noktayı hazemedemeyen
Hamza Hamzaoğlu ile geçen sezonki başarıların tekrarlanması ya da daha
büyüklerinin elde edilmesi net olarak imkansızdır! Hamza Hamzaoğlu-Galatasaray
birlikteliği bu saatten sonra hem oyunculara hem de camiaya zarar verecektir!
Bunu zaman içerisinde hepiniz göreceksiniz! Dolayısıyla en azından ligi
kurtarmak adına, Hamza Hamzaoğlu ile yolların ayrılması kaçınılmaz sondur bence…
Kerem ZÜLFİKAR