4 Ekim 2015 Pazar

Böyle Devam

  Çarşamba akşamı Astana karşısında alınan beraberlik hepimizi ciddi anlamda hayal kırıklığına uğratmıştı. Şampiyonlar Ligi’ne ilk kez katılan 3.sınıf bir ekibe karşı galip gelememek, 86’da öne geçip 90 dakikayı 1 puanla tamamlamak hiçbir şekilde kabul edilemezdi çünkü...
  Çarşamba’nın moral bozukluğundan sıyrılıp Başakşehir maçına konsantre olmak oldukça zordu tabi. Hele ki geçtiğimiz yıl oynadığımız 2 karşılaşma da dün gibi hafızalarımızdayken…
  Hamza Hoca, Astana maçının en kötüsü Semih’i beklenildiği üzere kulübeye çekip sakatlığı düzelen Chedjou’ya forma verdi. Bunun yanında Umut Bulut’u da yedek soyundurup haftalardır basın ve taraftarın daha fazla süre alması için yoğun baskı oluşturduğu Sinan Gümüş’e de ilk kez on bir de şans verdi.
  Karşılaşmanın ilk yarısı için son 5-6 yılda izlediğim en sıkıcı, en kötü oyunlardan biriydi diyebilirim. Orta alanda bir oraya bir buraya gitti geldi top. Gol pozisyonu, toplasan iki takımın 3 tane çıkar veya çıkmaz… Podolski’nin 6 pas içinden diziyle dokunup çerçeveyi bulamadığı topla, Mehmet Batdal’ın benzer noktadan Muslera’yı geçemediği %100’lük pozisyon sadece aklıma gelenler.
  Sinan Gümüş’e 45 dakika boyunca toplasan 5 sefer değmemiştir top. Sahada resmen gezdi. Kayboldu gitti. Oynatılmadığı zaman ‘’Neden oynatılmıyor?’’ diye tepki gösteriliyor, süre aldığı zamanlarda ise hiçbir varlık gösteremiyor! Peki burada suçlu Hamza Hoca mı yoksa Sinan mı?
  İkinci yarıya zorunlu Denayer-Sabri değişikliği ile başladık. Esas yeri stoper olan Denayer haftalardır sağ bekte sürekli olarak gidip gelmeyi kaldıramamış olacak ki, geri dönüşlerde ağrıları olduğunu söylemiş ve riske edilmemiş.
  İkinci 45’te daha iyi bir Galatasaray seyrettik diyebilirim. En azından rakip kaleye daha çok gitmeye çalıştık. Kanatları daha etkili kullandık. Özellikle de Carole’un kanadını.
  Orta alanda Bilal ve Selçuk yine sahte okey gibiydiler. İkisi de ne doğru düzgün sorumluluk aldı, ne oyunda sivrildiler. Yalandan yere yatıp 3-5 faul kazandırmakla olmuyor bu işler…
  Sneijder ise hep aynı Sneijder… Dünya çapında yıldız ama ne hikmetse 1 tane adam geçemez, 1 tane asist yapamaz, takımın zorlanmaya başladığı bölümlerde sorumluluk alıp arkadaşlarını rahatlatamaz, atakları yönlendiremez, attığı her pas rakibe veya taca gider… Tek yaptığı iş 30’dan 35’den toplara vurmak. Başka? Başka hiçbir özelliği yok. Kimse kusura bakmasın da böyle yıldız olmaz! Hele hele böyle 10 numara hiç olmaz! Sözleşmesi de uzatılmış, hayırlı olsun diyelim ama 2 sezon daha bu Sneijder’le işimiz zor bizim…
  Öyleydi böyleydi derken nihayet 77’de geldi golümüz. Carole’un soldan yaptığı ortada kafalardan seken top arka direkte Podolski’nin önüne düştü. Kontrolü sırasında eline çarptı çarpmadı tartışmaları arasında düzgün bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu Poldi!
  Golün getirdiği moral ister istemez üzerlerinde büyük baskı olan oyuncularımızı bir hayli rahatlattı. Başakşehir takımı beraberlik için kalemize daha kontrolsüz gelmeye başlayınca geride boşluklar vermeye başladılar. İşte bunu fırsat bilen Podolski kişisel becerileri ve mücadelesiyle topu ceza sahasına kadar taşıdı neredeyse. Sonra sol çaprazda müsait durumda bekleyen Sneijder’i gördü. Demin asist yapamaz dediğim Sneijder ise 4. Sezonundaki toplasan 5.asistini yapmış oldu… Umut’a boş kaleye dokunmak kaldı.
  Kalan kısa sürede farklı bir şey olmayınca sahadan 2-0’lık galibiyetle ayrılmış olduk. En başta da belirtmiş olduğum gibi Astana dönüşünde böylesine zorlu bir rakibe karşı oynayıp 3 puan alabilmek pek kolay olmasa gerek. Dolayısıyla hala istediğimiz seviyede futbol oynamıyor olsalar da bir şekilde galip gelmeyi bilen oyuncularımızı tebrik ediyor, bu galibiyetlerin devamını diliyoruz…

                                                                                           Kerem ZÜLFİKAR