Son haftalarda yakaladığımız yükselişin Eskişehirspor önünde
de devam edeceğinden emindim karşılaşma öncesi. Geride kalan 9 haftada sadece 4
puan toplayabilmiş, sezona başladığı teknik direktör Skibbe ile yolları ayırmış
Eskişehir takımının, mevcut koşullarda bize rakip olabilmesi çok çok zordu
açıkçası...
Hamza Hoca'da hem
bu duruma güvenerek hem de önemli oyuncularını Benfica maçına saklama düşüncesiyle
sahaya pek fazla forma şansı bulamayan oyuncularından kurulu bir on birle çıktı.
Sabri, Semih,
Denayer ve Olcan’dan kurulu savunma hattı belki de ilk ve son kez bir arada
oynamışlardır. Aynı şekilde Selçuk, Emre, Jem Paul şeklindeki orta üçlü de…
Hemen her iç saha
maçında olduğu gibi yine yüksek tempo ve etkili hücum presle başladık
karşılaşmaya. Zaten Galatasaray’ın son 3-4 yıldır iç saha maçlarındaki en
önemli özelliği bu. Oyuna çok hızlı başlayıp erken bir gol bulmaya çalışıyoruz.
Eğer bunu başarabilirsek maçı koparıyoruz ve geriye kalan bölümde rahat bir karşılaşma izliyoruz.
Ancak golün dakikası gecikirse şayet maç da git gide zora girmeye başlıyor.
İşte dün de aynı
bu anlattığım taktiği uygulayan takımımız, henüz 9.dakikada Kral’ın ceza
sahasının 4-5 metre kadar dışından kazandırdığı serbest vuruşta, Selçuk’ün
mükemmel frikik gollerine bir yenisini daha eklemesiyle 1-0’lık üstünlüğü
yakaladı. Zaten golle beraber maç koptu desek yanlış olmaz herhalde.
Devrenin tamamında,
1-2 ataklarını saymazsak eğer rakibi adeta sürklase eden, bizlere tek kale maç
izleten bir Galatasaray vardı sahada. Sağdan Sabri, soldan da Olcan’ın sürekli
bindirmeleri, Selçuk-Emre ikilisinin orta sahadaki etkili oyunu ve Burak Yılmaz’ın
istekli görüntüsü, bizlere iyi bir Galatasaray izletmeye fazlasıyla yeterli oldu.
Dakikalar 41’i
gösterirken Kral çıktı sahneye. Emre Çolak’ın yaptığı mükemmel ortaya aynı güzellikte
yükselerek 2.golümüzü kaydetti.
3 dakika sonra günün
iyilerinden Selçuk bu kez penaltı
kazandırdı takımına. Topun başına geçen Kral kendisinin 2, takımının 3.golünü
filelere göndermiş oldu.
3-0’la geçilen devre,
ikinci 45’in bir nevi formalite icabı oynanacağını vurguluyordu. Ki
öyle de oldu. Sadece süreyi eritip, 90 dakikanın tamamlanmasını bekleyen bir
Galatasaray izledik ikinci 45 dakikada.
Yasin-Sinan,
Emre-Bilal ve Burak-Koray değişiklikleri rotasyonun bir diğer parçaları
oldular.
Yavaş yavaş
mücadelenin sonlarına gelinirken şık bir gol de Bilal’den geldi. Ceza yayının 2
metre kadar solunda önüne düşen topa, etkili kullandığı sol ayağıyla klas
bir vuruş yapan Bilal, takımının bu geceki 4.golüne imzasını koydu.
Kalan 4-5 dakikalık
bölümde skor tabelası değişmeyince, geçen haftadan sonra yine 4 gollü bir
galibiyet elde etmiş olduk.
Yazımın başında da
belirtmiş olduğum gibi sezon başında çok eleştirdiğimiz, hatta belki de en çok
benim eleştirdiğim Galatasaray, son haftalarda ciddi bir ivme yakaladı. Umarım üzerine koyarak devam ederiz de, ligin 2.devresinde tıpkı geçen sezon olduğu gibi
şampiyonluğun en iddialı takımı konumuna geliriz bir anda…
Kerem ZÜLFİKAR