Çoğu zaman olay beyinde biter. O gün karşılaşacağınız rakibinizle
3 aşağı 5 yukarı aynı seviyedeyseniz, sahaya kazanacağınıza inanarak çıkıp
biraz da futbol oynarsanız tabi, galip gelememeniz için hiçbir sebep yoktur.
Ancak siz kafadan beraberliğe razı çıkarsanız, o mücadeleden 3 puanla ayrılma
şansınız oldukça düşüktür. Ne acıdır ki 1 yıldır bu gerçeğin farkına varamadı
Hamza Hamzaoğlu…
Son haftalarda
belirgin bir şekilde formunu yükselten ve her maç üzerine biraz daha koyarak giden
bir Galatasaray varken ortada, Hamit dışında sakat ve cezalı oyuncumuz olmadığı
halde 5-6 maçtır bir arada oynayan ve gittikçe birbirlerine alışmayan başlayan
on biri yine kritik bir Şampiyonlar Ligi sınavında bozmak neyin düşüncesiydi mesela!
Yıllardır bek
olarak oynayan Sabri’yi belki de 10 yıl sonra sağ açığa kaydırarak o bölgede çok
daha etkili olması muhtemel Yasin’i yine yedek soyundurmak, Atletico Madrid
maçındaki ön libero Hakan Balta tercihine benzer bir hareketti! Maksat muhtemelen
Gaitan’ı Denayer-Sabri ikilisiyle zorlamaktı. Peki bu taktik işe yaradı mı
sizce? Gaitan’ı durdurabildik mi yani? Bence özellikle ilk devrede Benfica’nın
en çok göze batan oyuncusuydu Gaitan. Demek ki bu işte bir yanlışlık söz
konusuydu! O yanlışlık neydi peki? Hemen izah edeyim size: Gaitan’a önlem olsun
diye Denayer’le önlü arkalı oynayan Sabri’nin 20.dakikadan sonra Podolski ile
kanat değiştirmesi! O zaman şunu sormak istiyorum; madem Sabri sağ kanatta
sadece 20 dakika görev alıp sonrasında sola geçecekti, oyuna Yasin’la başlayıp
solda onu, sağda da Podolski’yi kullansak Benfica’nın ya da Gaitan’ın
performansı bundan çok daha iyi falan mı olurdu yani? Gerçekten anlamak güç
Hamzaoğlu’nu…
Benfica takımının
bütün umutlarını Gaitan’a bağladığı ve bu oyuncuları bireysel yeteneklerini
kullanamadığı sürece hücumda üretken olamayacakları gerçeği net olarak görüldü.
Aynı şekilde savunmalarının özellikle ileri çıkışlarda ciddi pas hataları
yaptığı ve savunma arkasına atılan uzun toplarda bocaladıkları da…
Savunmasında
böylesine sıkıntılar veren Benfica takımını en büyük gol umudumuz Burak Yılmaz
ne yazık ki hiç zorlayamadı! Hal böyle olunca da ister istemez hücumda etkisiz
kaldık.
Golsüz beraberlikle
geçilen devrenin ardından takımlar ikinci 45’e de aynı on birlerle başladılar.
Dakikalar 52’yi
gösterirken Benfica’nın herşeyi Gaitan’ın kullandığı serbest vuruşta, ceza
sahamızda oluşan karambol golle sonuçlandı. Luisao’nun 6 pasa doğru indirdiği
topu Chedjou uzaklaştırmayı başaramayınca Jonas’ın vuruşu ağlarımıza gitti!
Golden sonra çabuk
toparlandık neyse ki. Yalnızca 5 dakika sonra Podolski’yle bu kez bizim golümüz
geldi. Sneijder’in ara pasına hareketlenen Bilal topu önüne alamadı. Seken topa
çok sert vuran Podolski kalecinin solundan çerçeveyi buldu!
1-1’den sonra Hamza
Hoca oyuncu değiştirmeyi düşünse, oyundaki psikolojik üstünlüğü ve skoru
lehimize çevirebilirdik. Ancak ısrarla değişiklik yapmayan ve rakibin
üzerimizde kurduğu yoğun baskıya kayıtsız kalan Hamza Hamzaoğlu, adeta Benfica’nın
2.golüne davetiye çıkardı!
68.dakikada bu kez
köşe gönderinden ceza sahamıza ortalayan Gaitan’ın topunu savunmamız bir türlü
uzaklaştıramayınca Luisao’nun vuruşu Benfica adına gecenin 2.golü oldu!
Hamza Hoca golü
yedirene kadar beklettiği oyuncu değişikliğini nihayet gerçekleştirdi ve Yasin’i
oyuna aldı! Ancak Benfica’nın yakaladığı özgüven, bizim oyuncularımızın ise
moralman çökmesi oyundaki üstünlüğü ele almamıza bir türlü olanak vermedi…
75’te beklenmeyecek
şekilde 2 oyuncu değişikliği hakkını birden kullanan Hamzaoğlu, Burak’la Umut’u,
Denayer’le de Emre Çolak’ı değişti.
85’te gecenin
yıldızı Gaitan’ın oyundan atılmasıyla 10 kişi kalan Benfica tamamen geri
çekildi. Durum böyle olunca da son 5-6 dakikada rakip kalede ciddi baskı
kurduk.
90+2’de Umut Bulut’un
vuruşunda Julio Cesar’dan seken topu, kale bomboşken önünde bulan Yasin inanılmaz
bir şekilde ağlara gönderemeyerek hepimize saç baş yoldurttu. O dakikada o gol
nasıl kaçar, inanmak mümkün değil…
Sonuç itibariyle
Hamza Hoca’nın tamamıylen 1 puan için sahaya çıktığı ve 90 dakikanın hiçbir anında
galibiyete inanmadığı gecede sahadan mağlubiyetle ayrıldık. Üzücü olan ise bu
kadar özgüvensiz oynamamıza ve hücumda çok fazla üretken olamamamıza rağmen
Lizbon’dan 3 puanla ayrılıp gruptan çıkma yolunda çok büyük bir avantaj
yakalayabilirdik. Gerçekçi olmak gerekirse bu saatten sonra konsantre olmamız
gereken tek hedef Uefa Avrupa Ligi gibi duruyor…
Kerem ZÜLFİKAR