4 Kasım 2015 Çarşamba

İnanmadık...

 Çoğu zaman olay beyinde biter. O gün karşılaşacağınız rakibinizle 3 aşağı 5 yukarı aynı seviyedeyseniz, sahaya kazanacağınıza inanarak çıkıp biraz da futbol oynarsanız tabi, galip gelememeniz için hiçbir sebep yoktur. Ancak siz kafadan beraberliğe razı çıkarsanız, o mücadeleden 3 puanla ayrılma şansınız oldukça düşüktür. Ne acıdır ki 1 yıldır bu gerçeğin farkına varamadı Hamza Hamzaoğlu…
 Son haftalarda belirgin bir şekilde formunu yükselten ve her maç üzerine biraz daha koyarak giden bir Galatasaray varken ortada, Hamit dışında sakat ve cezalı oyuncumuz olmadığı halde 5-6 maçtır bir arada oynayan ve gittikçe birbirlerine alışmayan başlayan on biri yine kritik bir Şampiyonlar Ligi sınavında  bozmak neyin düşüncesiydi mesela!
  Yıllardır bek olarak oynayan Sabri’yi belki de 10 yıl sonra sağ açığa kaydırarak o bölgede çok daha etkili olması muhtemel Yasin’i yine yedek soyundurmak, Atletico Madrid maçındaki ön libero Hakan Balta tercihine benzer bir hareketti! Maksat muhtemelen Gaitan’ı Denayer-Sabri ikilisiyle zorlamaktı. Peki bu taktik işe yaradı mı sizce? Gaitan’ı durdurabildik mi yani? Bence özellikle ilk devrede Benfica’nın en çok göze batan oyuncusuydu Gaitan. Demek ki bu işte bir yanlışlık söz konusuydu! O yanlışlık neydi peki? Hemen izah edeyim size: Gaitan’a önlem olsun diye Denayer’le önlü arkalı oynayan Sabri’nin 20.dakikadan sonra Podolski ile kanat değiştirmesi! O zaman şunu sormak istiyorum; madem Sabri sağ kanatta sadece 20 dakika görev alıp sonrasında sola geçecekti, oyuna Yasin’la başlayıp solda onu, sağda da Podolski’yi kullansak Benfica’nın ya da Gaitan’ın performansı bundan çok daha iyi falan mı olurdu yani? Gerçekten anlamak güç Hamzaoğlu’nu…
  Benfica takımının bütün umutlarını Gaitan’a bağladığı ve bu oyuncuları bireysel yeteneklerini kullanamadığı sürece hücumda üretken olamayacakları gerçeği net olarak görüldü. Aynı şekilde savunmalarının özellikle ileri çıkışlarda ciddi pas hataları yaptığı ve savunma arkasına atılan uzun toplarda bocaladıkları da…
  Savunmasında böylesine sıkıntılar veren Benfica takımını en büyük gol umudumuz Burak Yılmaz ne yazık ki hiç zorlayamadı! Hal böyle olunca da ister istemez hücumda etkisiz kaldık.
  Golsüz beraberlikle geçilen devrenin ardından takımlar ikinci 45’e de aynı on birlerle başladılar.
  Dakikalar 52’yi gösterirken Benfica’nın herşeyi Gaitan’ın kullandığı serbest vuruşta, ceza sahamızda oluşan karambol golle sonuçlandı. Luisao’nun 6 pasa doğru indirdiği topu Chedjou uzaklaştırmayı başaramayınca Jonas’ın vuruşu ağlarımıza gitti!
  Golden sonra çabuk toparlandık neyse ki. Yalnızca 5 dakika sonra Podolski’yle bu kez bizim golümüz geldi. Sneijder’in ara pasına hareketlenen Bilal topu önüne alamadı. Seken topa çok sert vuran Podolski kalecinin solundan çerçeveyi buldu!
  1-1’den sonra Hamza Hoca oyuncu değiştirmeyi düşünse, oyundaki psikolojik üstünlüğü ve skoru lehimize çevirebilirdik. Ancak ısrarla değişiklik yapmayan ve rakibin üzerimizde kurduğu yoğun baskıya kayıtsız kalan Hamza Hamzaoğlu, adeta Benfica’nın 2.golüne davetiye çıkardı!
  68.dakikada bu kez köşe gönderinden ceza sahamıza ortalayan Gaitan’ın topunu savunmamız bir türlü uzaklaştıramayınca Luisao’nun vuruşu Benfica adına gecenin 2.golü oldu!
  Hamza Hoca golü yedirene kadar beklettiği oyuncu değişikliğini nihayet gerçekleştirdi ve Yasin’i oyuna aldı! Ancak Benfica’nın yakaladığı özgüven, bizim oyuncularımızın ise moralman çökmesi oyundaki üstünlüğü ele almamıza bir türlü olanak vermedi…
  75’te beklenmeyecek şekilde 2 oyuncu değişikliği hakkını birden kullanan Hamzaoğlu, Burak’la Umut’u, Denayer’le de Emre Çolak’ı değişti.
  85’te gecenin yıldızı Gaitan’ın oyundan atılmasıyla 10 kişi kalan Benfica tamamen geri çekildi. Durum böyle olunca da son 5-6 dakikada rakip kalede ciddi baskı kurduk.
  90+2’de Umut Bulut’un vuruşunda Julio Cesar’dan seken topu, kale bomboşken önünde bulan Yasin inanılmaz bir şekilde ağlara gönderemeyerek hepimize saç baş yoldurttu. O dakikada o gol nasıl kaçar, inanmak mümkün değil…
  Sonuç itibariyle Hamza Hoca’nın tamamıylen 1 puan için sahaya çıktığı ve 90 dakikanın hiçbir anında galibiyete inanmadığı gecede sahadan mağlubiyetle ayrıldık. Üzücü olan ise bu kadar özgüvensiz oynamamıza ve hücumda çok fazla üretken olamamamıza rağmen Lizbon’dan 3 puanla ayrılıp gruptan çıkma yolunda çok büyük bir avantaj yakalayabilirdik. Gerçekçi olmak gerekirse bu saatten sonra konsantre olmamız gereken tek hedef Uefa Avrupa Ligi gibi duruyor…

                                                                          Kerem ZÜLFİKAR