30 Kasım 2015 Pazartesi

Problem: Özgüven Eksikliği

  Bazı şeylerden bir anda kurtulmak, alışkanlıkları terk etmek çok kolay olamıyor ne yazık ki. Hele ki kaybedilmiş bir özgüven varsa ortada, onu takıma ve oyunculara yeniden aşılamak hepsinden daha zor oluyor.
  Mustafa Denizli takımla ilk idmanına Perşembe günü çıktı. Dolayısıyla 2 günde bir şeyleri toparlayıp yoluna koyabilmesi pek mümkün olmasa gerek. Mustafa Hoca’nın zamana ihtiyacı olduğu aşikar. Şu aşamada kendisini eleştirmek ya da olumsuz bir şeyler söylemek hiç birimizin haddi değil.
   Kasımpaşa karşısında Hamzaoğlu döneminden farklı olan neydi diye sorarsanız, uzun bir aradan sonra Hakan Balta’nın sol bek oynaması ve bu sezon ilk kez bir lig maçına Emre Çolak’ın ilk on birde başlaması diyebiliriz.
   Felipe Melo’nun boşluğunu bir türlü dolduramadık. Kaldı ki, takviye yapmadan, mevcut kadro yapısı içersinden oraya çözüm üretebilmek pek mümkün değil. Bugüne kadar denen isimlerden ne Bilal ne Emre Çolak ne de Jose Rodriguez Melo’nun gördüğü işi göremez! Hele hele Emre ve Bilal hiç göremez. İkisi de çok yumuşak oyuncular çünkü…
   Oyunun ilk 10-15 dakikalık bölümüne iyi başlayan ve iyi götüren taraf bizdik. Top ağırlıklı olarak bizim ayağımızdaydı. Bunun neticesinde golü de erken bulduk. 13.dakikada Sneijder’in soldan yaptığı ortada Podolski kafayla Burak’ı gördü, Burak’ta 6 pas içersinden topu boş kaleye gönderdi.
   Golden sonra yine ani gelişen bir atağımızda Sneijder-Emre-Burak üçlüsüyle rakip ceza sahasına girdik ancak Burak’ın son vuruşu gol için yeterli seviyede değildi.
   Kaçan o pozisyondan sonra rüzgar bir anda terse döndü sanki. Kasımpaşa takımı futbol oynamaya, bizse izlemekle yetinmeye başladık.
  Donk’un çizgiyi yaklaşık 20-25 cm geçen topuna gol kararı çıkmasa da 5 dakika sonra Hakan Arslan’la golü buldu Kasımpaşa…
   1-1’den sonra Kasımpaşa takımı oyunda daha etkiliydi. Devre sonuna kadar da bu üstünlüklerini ortadan kaldırmayı başaramadık…
  2.yarıya Emre Çolak-Jose Rodriguez değişikliği ile başladı Mustafa Hoca. Bence bu yanlış bir değişiklikti. Çünkü Emre’ye gelene kadar iki bekimiz Hakan ve Sabri tabiri caizse tel tel dökülüyorlardı.
  Mustafa Denizli’de Sabri’yi banko oynatacaksa, artık söylenecek fazla bir şey kalmıyor geriye. Bu takımın herhalde en son 2011’de falan ideal sol beki Hakan, ideal sağ beki de Sabri’ydi…
  Tarık Çamdal’a şans vermeyi kimseler neden akıl edemiyor? Sormak istiyorum; Sabri’ye verilen şansın en azından 3’te 1’ini de mi hak etmiyor Tarık? Ya da kendisine forma verilse Sabri kadar oynayamayacak mı? Bu Sabri’de bizlerin göremeyip de gelen her teknik direktörün gördüğü ne var Allah aşkına…
  Son haftalarda esas mevkii olmamasına rağmen sol bekte gayet başarılı oynayan Olcan’ın suçu ne peki? Goller atmaya falan başlaması mı? Yoksa boyunun kısa olması mı? Hakan Balta’nın bu saatten sonra sol bek oynamasını beklemek hayalcilikten öte gidemez. Tecrübesiyle, oyun bilgisiyle, tekniğiyle stoperde sırıtmaz ama sol bekte aynı başarıyı gösteremez. Çünkü 70-80 metre boyunca sürekli gidip gelebilecek güç ve kondisyon yok artık kendisinde.
   Devreye biraz olsun kıpırdanarak başlayan takımımız bir kez daha golü erken buldu. Dakikalar 51’i gösterirken rakip kalede oluştuduğumuz karambolde ardı ardına attığımız 3 şutta ağlara gitmedi. Ancak devamında Chedjou’nun soldan yaptığı ortaya ön direkte kayarak dokunan günün kötülerinden Hakan Balta takımını yeniden öne geçirdi.
   2-1’i yakaladıktan sonra futbol oynamayı bir kenara bırakıp, 40 dakika boyunca müdafaa yaparak skoru korumaya çalışan bir Galatasaray vardı sahada. Bu durum Kasımpaşa’nın ekmeğine yağ sürdü. Bütün ikili mücadelelerde oyuncularımıza üstünlük sağlayan Eren Derdiyok -Adem Büyük ikilisiyle savunmamızı inanılmaz zorladılar. Eren Derdiyok kanatlardan gelen bütün ortalara adeta bir kule gibi yükselip vurdu kafayı!
  Kasımpaşa takımı ‘’Gol atıcaz’’ diye bas bas bağrırken Mustafa Hoca’nın değişiklik yapma konusunda geç kalışı bir kez daha topun ağlarımıza gitmesine sebebiyet verdi.
  Ceza sahamızda oluşan karambolde son olarak Titi’nin önünde kalan top, bu oyuncunun vuruşunda ağlarımıza gitti…
   2-2’den sonra skoru çevirebilmemiz pek olası gözükmüyordu. O direnci gösterebilecek özgüven ve agresiflik oyuncularımızda yoktu çünkü.
  90 dakikanın bitiş düdüğü gecenin beraberlikle noktalandığını ve Galatasaray’ın üst üste 3.lig maçından da galibiyetsiz ayrdıldığını haber ediyordu.
  Son 3 haftada 7 kez öne geçip, sadece 2 puanla yetinen, bir başka deyişle 7 puan bırakan takımımızın, bu durumdan bir hayli etkilenmiş olduğu gerçek. Takımda şu an ki en büyük problem, ‘’Ya yine kazanamazsak?’’ korkusu bence. Ki bu da beraberinde ciddi bir özgüven eksikliği yaratır.
  Mustafa Hoca’nın öncelikle takıma kaybedilmiş bu özgüveni yeniden kazandırması gerekiyor. Bunu başarabildiği takdirde 3 puanlar da ardı ardına gelmeye başlayacaktır çünkü…
  
                                                                                                  Kerem ZÜLFİKAR