Kupada oynadığı 4
maçı da kazanarak son 2 karşılaşma öncesi grup liderliğini garantileyen
takımımız bugün tabiri caizse ‘’Adet yerini bulsun’’ diye sahadaydı. Ki Mustafa
Denizli’nin Akhisar’a götürdüğü kafile de bu tezi kanıtlar nitelikteydi.
Bugün sahaya çıkan
on birde Cumartesi akşamı Sivasspor’la oynadığımız lig karşılaşmasına göre 8
farklı isim vardı. Muhtemelen fazla süre alamayan oyuncularına son bir şans
vermek istedi Mustafa Hoca.
Belli ki önümüzdeki
15 günlük süreçte takım içerisinde bir hareketlilik yaşanacak. Gelenler olacağı
gibi gidenler de olacak. Bu doğrultuda da göndermeyi düşündüğü isimleri kupa maçlarında
son kez görmek istiyor Denizli.
Tabi bu
karşılaşmanın bizim adımıza en önemli kısmı, yeni transfer Martin Linnes’in ilk
on birde oluşuydu. Ancak ne var ki, kendisini sağ bek olarak transfer ettiğimiz
halde bugün sağ önde izledik...
İlk 45 dakikada
Linnes’li Galatasaray pek etkili olamadı açıkçası. Rakip kaleye gitmekte ve
pozisyonlar bulmakta oldukça zorlandık. Kalemizde gördüğümüz gol de tuzu biberi
oldu…
Devrenin son
bölümünde girdiğimiz tek pozisyonda Umut Bulut’un kafasıyla gelen gol ilk 45’in
bizim adımızda sevindirici tek unsuruydu.
İkinci devrede ise
bambaşka bir Galatasaray izledik. Önemli eksiklerine rağmen sahada direnç
gösteren, mücadele eden, topa sahip olan, pozisyonlar bulan bir takım vardı
ortada.
Yaklaşık 40 gündür
maç oynamayan ve bugün de alışık olmadığı bir pozisyonda forma giyen Linnes,
ilk yarıda biraz bocalasada ikinci yarı yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.
Tabi takıma ve arkadaşlarına alıştıkça daha iyi olacaktır şüphesiz. İlk bakışta
fark edebildiğim en önemli özelliği süratli oluşu.
Bireysel
performanslara girmişken şunu belirtmeden edemeyeceğim; Yasin’deki düşüş ne
yazık ki devam ediyor! Bugün de neredeyse girdiği bütün ikili mücadeleleri
kaybetti. İnanılmaz derecede şahsi oynuyor. Arkadaşlarına pas vermek onun için hep
ikinci planda… Bu şekilde olmaz! Defalarca kere 2’ye 1, 3’e 1 yakaladığımız
pozisyonlarda topu kaleye vurması kabul edilemez türden! Yasin’in acilen
kendine çeki düzen vermesi lazım aksi halde sezon sonuna kadar o formayı zor
görürü biraz…
Oyunun son
bölümünde baskıyı iyiden iyiye arttırdıysak da 2.golü bir türlü bulamadık.
Böyle olunca da gece 1-1’lik beraberlikle noktalanmış oldu. Tabi bu maç en
başında da söylemiş olduğum gibi bizim için sadece bir formaliteden ibaretti.
Sahaya çıkıp 90 dakikayı tamamlayarak da bu formaliteyi yerine getirmiş olduk.
Günün bizim adımızda
en önemli kısmı ise Uefa’dan gelen 2015-2016 sezonu için belirlenen kriterlere
uymadığımız haberi oldu. Bu şu demek oluyor: Galatasaray’a ceza yolda! O ceza
da ya Avrupa Kupaları’ndan men olacak ya da transfer yasağı! Durum gerçekten
üzücü. Ancak benim merak ettiğim esas nokta, kulübü bu noktalara getirenlerin
şu an ne hissettikleri? Vicdanen rahatlarsa şayet, ben kendilerine hiçbir eleştri
yapmayacağım…
Galatasaray’ın 1-2
yıl Avrupa’ya gidememesi büyüklüğünden hiçbir şey götürmez. Zaten mevcut
tabloda bu sezon Şampiyonlar Ligi hayal gibi. Avrupa Ligi’ne katılma şansımız
var, onun da maddi anlamda Şampiyonlar Ligi kadar getirisi olmadığını hepimiz
biliyoruz. Dolayısıyla Avrupa’dan men cezası alacaksak şayet bunun bu sezona
denk gelmesi iyi olur bizim açımızdan. Ancak transfer yapma yasağı alırsak
şayet o zaman ne yaparız, inanın onu ben de bilmiyorum….
Umarım bu
yaşananlar, bundan sonra göreve gelecek başkan ve yönetim kurulları için büyük
bir ders olur da bundan sonra kimseler Galatasaray’ın parasını bu kadar rahatça
çar çur edemez…
Kerem ZÜLFİKAR