17 Ocak 2016 Pazar

Zora Sokmayı Seviyoruz

  Bizim adımıza işlerin pek de yolunda gitmediği ilk yarının ardından bugün itibariyle start verdiğimiz 17 haftalık 2.etaba iyi başlayabilmek oldukça önemliydi şüphesiz. Tabi olayı bir başka açıdan değerlendirecek olursak, transfer yapmanın serbest olduğu şu günlerde mevcut kadronun hali hazırda neleri yapabileceği ya da yapamayacağı, bu doğrultuda da Donk ve Linnes takviyeleri dışında hangi bölgelerin acil transfere ihtiyacı var, Mustafa Hoca’ya ışık tutması açısından oldukça önemliydi Sivasspor karşılaşması.
  Uzun süredir takımdan ayrı kalan sakatların nihayet geri dönmesiyle eli biraz olsun kuvvetlenen Mustafa Denizli, bunun etkisiyle son dönemlerde alışık olduğumuz on birden oldukça farklı bir takım çıkardı sahaya.
  Sezon başından beri üzerine basa basa savunmanın merkezinde ideal ikili olması gerektiğini savunduğum Chedjou-Denayer tandemi nihayet kurulmuştu. Son dönemlerde formasını Tarık’a kaptıran Sabri yeniden on birde, Hakan Balta’da sol bekteydi.
  Orta alan beklediğimiz üzere Donk-Selçuk-Sneijder şeklindeydi. Ancak Podolski’nin yokluğunda Yasin’in de kenara çekilip kanatlarda Olcan’la Sinan’ın şans bulması sürpriz oldu bizim için.
  Oyuna oldukça arzulu ve etkili başladık. Taraftarın da muhteşem desteğiyle birlikte rakip üzerinde ciddi baskı kurduk.
  Henüz ilk dakikalarda Burak Yılmaz’ın karşı karşıya kaçırdığı gol, skoru erken yakalayacağımızın habercisi gibiydi. Nitekim 13.dakikada ceza sahası içinde Sinan Gümüş’e yapılan müdahelede Cüneyt Çakır tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Topun başına geçen kaptan Selçuk kaleci Setkus’u terse yatırarak takımını 1-0 öne geçirdi.
  Golden sonraki bölümde sahanın tek hakimi Galatasaray’dı. Özellikle Sinan Gümüş sağ kanattan getirdiği toplarla etkili oldu.
  24’te yine sağ taraftan gelişen atağımızda rakip savunmanın büyük hatası sonucu bir anda ceza sahası içinde topla buluşan Sinan, Setkus’un altından topu ağlara göndererek aradaki farkı 2’ye çıkardı.
  Devre 2-0’la geçildi ama daha farklı da bitebilrdi. Çünkü ilk 45 dakikanın tamamında oyun sürekli olarak Sivasspor yarı alanında oynandı.
  İkinci yarıda ise rüzgar tamamen terse döndü. Sivasspor oynadı biz seyrettik!
  Haftalardır gözlemlediğim bir gerçek var ki, Mustafa Hoca oyuncu değişikliklerinde çok geç kalıyor. İlla oyuna müdahale etmek için takımın gol yemesini mi beklemek gerek? Ne yazık ki bir çok teknik direktör bu kafada…
  Baskıyı iyiden iyiye arttıran Sivasspor 69’da Texeria’nın attığı kafa golüyle son 20 dakikaya umutlanarak girdi.
  Stres içerisinde izlediğimiz son bölümde, imdadımıza Sivasspor’lu Oumar yetişti. Ceza sahası içinde Sneijder’i düşürerek Cüneyt Çakır’a 2.kez penaltı düdüğü çaldırdı.
  Son yarım saatte ardı ardına kaçırdığı akıl almaz goller ve verdiği kötü paslar nedeniyle taraftarın yoğun protestosuna maruz kalan Burak Yılmaz, kazandığımız 2.penaltı atışını gole çevirerek hepimize derin bir nefes aldırdı.
  Tribünlerde oyuncularımıza yönelik protestolar gittikçe artmaya başladı. Burak’ı sevmeyebilirsiniz, Umut’u sevmeyebilirsiniz ya da Sabri’yi ya da diğerlerini… Ancak unuttuğunuz bir şey var ki, üzerinde sarı kırmızılı formayı taşıyan ve sahada o formaya hizmet etmeye çalışan her oyuncuya sevmeseniz bile saygı duymak zorundasınız! Dolayısıyla kendi oyuncularımızı kendi stadımızda ıslıklamak, yuhalamak Galatasaray taraftarına hiçbir şekilde yakışmaz! Galatarasaylılık’la da bağdaşmaz!
  Rahat geçecekmiş gibi başlayan ancak sonrasında zora giren karşılaşmayı galip bitirmiş olmak oldukça güzel. Tabi ikinci devreye 3 puanla başlamış olmamız da olayın diğer sevindirici tarafı. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin bir hayli gerisinde kaldığımız sezonda, kendi maçlarımızı minimum puan kaybıyla noktalayıp rakiplerimizin de mümkün olduğundan fazla puan kaybı yaşamasını beklemek zorundayız şu an için. Umarım sezon sonunda her şey dilediğimiz, istediğimiz gibi olur…

                                                                                                Kerem ZÜLFİKAR