Bizim adımıza işlerin pek de yolunda gitmediği ilk yarının
ardından bugün itibariyle start verdiğimiz 17 haftalık 2.etaba iyi başlayabilmek
oldukça önemliydi şüphesiz. Tabi olayı bir başka açıdan değerlendirecek
olursak, transfer yapmanın serbest olduğu şu günlerde mevcut kadronun hali
hazırda neleri yapabileceği ya da yapamayacağı, bu doğrultuda da Donk ve Linnes
takviyeleri dışında hangi bölgelerin acil transfere ihtiyacı var, Mustafa Hoca’ya
ışık tutması açısından oldukça önemliydi Sivasspor karşılaşması.
Uzun süredir
takımdan ayrı kalan sakatların nihayet geri dönmesiyle eli biraz olsun
kuvvetlenen Mustafa Denizli, bunun etkisiyle son dönemlerde alışık olduğumuz on
birden oldukça farklı bir takım çıkardı sahaya.
Sezon başından beri
üzerine basa basa savunmanın merkezinde ideal ikili olması gerektiğini
savunduğum Chedjou-Denayer tandemi nihayet kurulmuştu. Son dönemlerde formasını
Tarık’a kaptıran Sabri yeniden on birde, Hakan Balta’da sol bekteydi.
Orta alan
beklediğimiz üzere Donk-Selçuk-Sneijder şeklindeydi. Ancak Podolski’nin
yokluğunda Yasin’in de kenara çekilip kanatlarda Olcan’la Sinan’ın şans bulması
sürpriz oldu bizim için.
Oyuna oldukça arzulu ve etkili başladık.
Taraftarın da muhteşem desteğiyle birlikte rakip üzerinde ciddi baskı kurduk.
Henüz ilk
dakikalarda Burak Yılmaz’ın karşı karşıya kaçırdığı gol, skoru erken
yakalayacağımızın habercisi gibiydi. Nitekim 13.dakikada ceza sahası içinde Sinan
Gümüş’e yapılan müdahelede Cüneyt Çakır tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi.
Topun başına geçen kaptan Selçuk kaleci Setkus’u terse yatırarak takımını 1-0
öne geçirdi.
Golden sonraki
bölümde sahanın tek hakimi Galatasaray’dı. Özellikle Sinan Gümüş sağ kanattan
getirdiği toplarla etkili oldu.
24’te yine sağ
taraftan gelişen atağımızda rakip savunmanın büyük hatası sonucu bir anda ceza
sahası içinde topla buluşan Sinan, Setkus’un altından topu ağlara göndererek
aradaki farkı 2’ye çıkardı.
Devre 2-0’la
geçildi ama daha farklı da bitebilrdi. Çünkü ilk 45 dakikanın tamamında oyun
sürekli olarak Sivasspor yarı alanında oynandı.
İkinci yarıda ise
rüzgar tamamen terse döndü. Sivasspor oynadı biz seyrettik!
Haftalardır
gözlemlediğim bir gerçek var ki, Mustafa Hoca oyuncu değişikliklerinde çok geç
kalıyor. İlla oyuna müdahale etmek için takımın gol yemesini mi beklemek gerek?
Ne yazık ki bir çok teknik direktör bu kafada…
Baskıyı iyiden
iyiye arttıran Sivasspor 69’da Texeria’nın attığı kafa golüyle son 20 dakikaya
umutlanarak girdi.
Stres içerisinde
izlediğimiz son bölümde, imdadımıza Sivasspor’lu Oumar yetişti. Ceza sahası
içinde Sneijder’i düşürerek Cüneyt Çakır’a 2.kez penaltı düdüğü çaldırdı.
Son yarım saatte
ardı ardına kaçırdığı akıl almaz goller ve verdiği kötü paslar nedeniyle
taraftarın yoğun protestosuna maruz kalan Burak Yılmaz, kazandığımız 2.penaltı
atışını gole çevirerek hepimize derin bir nefes aldırdı.
Tribünlerde oyuncularımıza
yönelik protestolar gittikçe artmaya başladı. Burak’ı sevmeyebilirsiniz, Umut’u
sevmeyebilirsiniz ya da Sabri’yi ya da diğerlerini… Ancak unuttuğunuz bir şey
var ki, üzerinde sarı kırmızılı formayı taşıyan ve sahada o formaya hizmet
etmeye çalışan her oyuncuya sevmeseniz bile saygı duymak zorundasınız!
Dolayısıyla kendi oyuncularımızı kendi stadımızda ıslıklamak, yuhalamak
Galatasaray taraftarına hiçbir şekilde yakışmaz! Galatarasaylılık’la da
bağdaşmaz!
Rahat geçecekmiş
gibi başlayan ancak sonrasında zora giren karşılaşmayı galip bitirmiş olmak
oldukça güzel. Tabi ikinci devreye 3 puanla başlamış olmamız da olayın diğer
sevindirici tarafı. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin bir hayli gerisinde kaldığımız
sezonda, kendi maçlarımızı minimum puan kaybıyla noktalayıp rakiplerimizin de
mümkün olduğundan fazla puan kaybı yaşamasını beklemek zorundayız şu an için.
Umarım sezon sonunda her şey dilediğimiz, istediğimiz gibi olur…
Kerem ZÜLFİKAR