19 Ocak 2017 Perşembe

Biraz Geç Oldu

  Kuralar çekildiğinde herhalde %90’ımızın ‘’Uzak ara grup lideri olarak bir üst tura çıkar.’’ dediği takımımızın, 4.maçlar sonunda 5 puanla grubun 3.sırasında yer alması pek kabul edilemez bir durumdu! Hele hele bu denli kolay bir grupta…
 Tabi bu durumun iki nedeni vardı: Birincisi, oyuncularımızın ‘’Nasıl olsa Galatasaray’ın ölüsü bile bu gruptan güle oynaya çıkar’’ havasına girmeleri, ikincisi de Riekerink’in ilk 4 karşılaşmaya çok alakasız on birlerle çıkması.
  Rotasyon yapmak demek, eldeki 11 oyuncunun hepsini birden değiştirmek değildir. Çünkü bunu yaptığınız zaman, resmi maçlarda birbirleriyle hiçbir şekilde bir arada oynamamış 11 oyuncuyla, istediğiniz şeyleri sahaya yansıtmanız mucizelere kalır. Bir de bunun yanında bazı oyuncular asıl mevkisinden farklı yerlerde oynuyorsa hepten arap saçına döner bazı şeyler. İşte ilk 4 maç tam olarak bunu yaşadı Galatasaray.
  Riekerink baktı ki işler sarpa sarıyor, 5.maçta işi sıkı tutmak zorunda kaldı ve sahaya neredeyse tamamını asların oluşturduğu bir on birle çıktı. Carole, Sabri, Hakan Balta, Selçuk, De Jong, Yasin, Podolski, Bruma, Eren. Sezon genelinde takımın bankolarından olan bu isimlerin hepsi Elazığspor karşısında sahadaydı.
  Kadrolar arasındaki ciddi seviye farkının da etkisiyle oyuna oldukça hızlı başladık. Daha ilk 5 dakika tamamlanırken ‘’Galatasaray bugün farklı kazanır.’’ dedim. Nitekim 9.dakikada Podolski’yle ilk golümüz geldi. Ceza yayının 2 metre kadar gerisinde buluştuğu topa çok sert vuran takımda kalıp kalmayacağı merakla beklenen Alman yıldızımız takımını 1-0 öne geçirdi.
  Golden sonra da oyunun hakimi bizdik. Özellikle Bruma’nın kanadından sürekli ataklar geliştirdik. Ancak son vuruşlarda kimi zaman bencil, kimi zaman da şanssızdık.
  Devre 1-0’la geçilirken, Riekerink 2.yarıya Konya maçının yıldızı Garry Rodrigues’le başladı. Günlerdir konuşulan ve merakla beklenen, bir kanatta Bruma, diğer kanatta da Rodrigues oynarken ortaya çıkacak hücum gücünün ne seviyede olacağını test etme şansı bulduk nihayet.
  Bruma sol, Rodrigues’te sağ kanada yerleşirken, sanki bazı oyuncularımız Rodrigues’e fazla pas atmak istemiyor gibiydiler. Özellikle de Josue ve Bruma…
  Dakikalar 59’u gösterirken önce rakibinden ardından da kaleciden sıyrılan Eren Derdiyok, arkadan kendisine yapılan müdahaleye rağmen güçlükle de olsa topu ağlarla buluşturmayı başardı ve aradaki fark 2’ye çıktı.
  2-0’dan sonra oyun disiplininden iyice kopan Elazığspor savunmada derin boşluklar bırakmaya başladı. Bu boşluklardan sürekli olarak istifade eden Bruma ise neredeyse her atakta golü kendi atmak istedi ve aşırı egoist davrandı! Özellikle Rodrigues’in sahada olmasına nispet yaparcasına sürekli kendine oynayan Bruma’ya Riekerink’in uyarıda bulunması şarttı ama nerede tabi…
  Bruma’nın pası düşündüğü ender pozisyonlardan birinde, 6 pas içerisinde topla buluşan Eren Derdiyok topuğuyla yaptığı vuruşla şık bir gole imza atmış oldu.
  Dakikalar 84’ü gösterirken Podolski’nin kontrolsüz hareketiyle penaltı kazanan Elazığspor’da atışı kullanan Timur Bayram, aradaki farkı yeniden 2’ye indirdi.
  3-1’den sonraki bölümde de sürekli olarak Bruma’nın bencillikleri söz konusuydu! 3’e 1, 4’e 1 gelişen ataklarımızda her seferinde pas vermek yerine kaleye vurdu.  90+3’te bir kez pası düşündü, onda da 4.golümüz geldi. Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda 2 metre yanında bomboş bekleyen Podolski’yi görerek, bu kadar bencil oynadığı karşılaşmada 2.asistini yapmış oldu.
  Hakemin bitiş düdüğüyle sıralamada bir basamak yukarı çıkan Galatasaray, son maçlar öncesi gruptan çıkma adına büyük avantaj yakalamış oldu. Son hafta 24 Erzincanspor karşısında alınacak beraberlik bile bizi üst tura taşıyacaktır. Ancak en başta söylediğim gibi işi çoktan bitirmemiz ve bu grubu lider tamamlamamız gerekirdi. Ne diyelim sağlık olsun. Muhtemel rakibimizin Başakşehir olacağını düşünürsek, işimizin kolay olmayacağı kesin…

                                                                             e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR