Kuralar çekildiği zaman taraflı tarafsız herkesin ‘’Grubu
güle oynaya lider tamamlar’’ dediği Galatasaray, bugün o gruptan 2.olarak
çıkabilmek için Erzincanspor’dan en az 1 puan almak zorundaydı…
Durumun ciddiyetinin
farkında olan Riekerink’de neredeyse tamamını asların oluşturduğu bir on birle
çıktı sahaya. Semih Kaya, Sabri, De Jong, Sneijder, Bruma, Podolski gibi
isimler sahadaydı. Yeni transferler
Ahmet Çalık ve Garry Rodrigues de.
Tabi Rodrigues’in
neler yapacağı taraftar için büyük merak konusu. Çünkü kendisinden beklenenler
oldukça yüksek. Sahada ikinci bir Bruma görmek istiyor herkes. Ki şu ana dek
görev aldığı sürelerde sundukları da o yönde.
Karabükspor
karşılaşmasında Riekerink hariç herkesin görmek istediği Bruma-Sneijder-Rodrigues-Podolski
dörtlüsü rötarlı olarak bugün sahadaydı. Herhalde kaybedilen 3 puandan sonra
anca dank etti Riekerink’te bazı şeyler…
İki takım arasındaki
belirgin kalite farkının da etkisiyle, ilk düdükle birlikte oyundaki tüm
üstünlüğü ele alan takımımız, henüz 4.dakikada günlerdir ‘’Gidecek mi, kalacak
mı?’’ tartışmaları yaratan Podolski’nin attığı golle öne geçti. Karabük maçında
yokluğu fazlasıyla hissedilen Sneijder’in mükemmel asistiyle bir anda kaleciyle
karşı karşıya kalan Podolski affetmedi!
Aradan henüz 5
dakika geçmişti ki, Podolski bir kez daha çıktı sahneye. Bu kez Josue’nin
asistiyle kaleciyle karşı karşıya kaldı ve şık bir plaseyle aradaki farkı 2’ye
çıkardı.
10 dakikada maçı
bitirip tur biletini cebimize koyduk derken bir anda bambaşka bir hikaye çıktı
ortaya. 15.dakikada kaleci Cenk’in öne çıktığını iyi gören Yasin Dülger müthiş
bir gole imza atarak farkı 1’e indirdi.
2-1’den sonra
Bruma’nın son haftalardaki bitmek tükenmek bilmez bencilliği farkı arttırmamızı
engellerken, 25.dakikada Erzincanspor skora dengeyi getirdi. Ceza sahamızın 2
metre kadar dışından kullandıkları serbest vuruşta barajdan seken top Ahmet
Kaan’ın önünde kaldı. Seken topa çok sert vurarak durumu 2-2 yaptı.
Bir anda skorun
2-2’ye gelmesi, Türk Telekom Arena tribünlerindeki 3-4 bin civarındaki seyircide
soğuk duş etkisi yaratırken, Garry Rodrigues kabusu çabuk bitirdi. Yalnızca 1
dakika sonra attığı golle takımını yeniden öne geçirdi. Kendisi de Galatasaray
formasıyla ilk resmi golünü atmış oldu.
Dakikalar 32’yi gösterirken
bir şok daha yaşadık. Gereksiz yere gördüğü 2 sarı kart sonucu takımını 10 kişi
bırakan De Jong, Erzincanspor’lu oyuncuları bir nebze de olsa umutlandırdı.
Ancak ne var ki, 2 takım arasında o kadar belirgin bir güç farkı vardı ki,
Galatasaray’ın sahada 1 kişi eksik kaldığı hissedilmedi bile…
3-2’yle tamamlanan
devrenin ardından, ikinci 45 dakikada Galatasaray ve Podolski fırtınası vardı.
50’de hat trick yapan Poldi, 55 ve 63. dakikalarda 2 gole daha imzasını atarak,
toplamda Erzincanspor filelerine 5 gol göndermiş oldu ve Galatasaray formasıyla
Jardel’den sonra bir maçta 5 gol atan ilk oyuncu olarak tarihe geçti.
Takımda kalıp
kalmayacağı merakla beklenen Podolski’nin bu müthiş performansı, sanki bir mesaj
niteliğindeydi. Ama umarım bir veda mesajı değildir bu… Geçen hafta
söylediklerimin arkasındayım. Gitmek istiyorsa şayet zorla takımda tutmaya
çalışmanın manası yok. Ancak şahsi fikrim inşallah kalmayı bizimle seçer. Çünkü
yerine oyuncu transfer etsek bile, aynı kalitede başka bir oyuncunun geleceğine
pek ihtimal vermiyorum…
Son 25 dakikada
gerek skorun yarattığı rehavet, gerekse de 1 kişi eksik oynamanın verdiği
yorgunlukla iyiden iyiye gevşeyen takımımız kendini pek sıkmadı ve adeta bir
antrenman maçı edasıyla yavaş yavaş eritti süreyi. Buna rağmen Sneijder’in üst
direkte patlayan 2 füzesi vardı.
90.dakikada gelen
bitiş düdüğüyle birlikte Galatasaray adını son 16’ya yazdıran taraf oldu. İlk
3-4 karşılaşmada ‘’Nasıl olsa biz bu gruptan çıkarız’’ havasında olan
oyuncularımız baktılar ki iş tehlikeye girdi, son 2 maç gerçek kimliklerini
yansıttılar sahaya ve işi bitirdiler. Ancak en başta kapıldıkları o rehavet,
son 16 turunda rakibimizin Başakşehir olmasıyla kendilerine biraz pahalıya
patlamış oldu! Tabi bu demek değildir ki, turun favorisi Başakşehir. Sonuçta
Galatasaray takımı her zaman sahaya mutlak galibiyet için çıkar ve yarıştığı
her kulvarlarda hedefi şampiyonluktur. İşi sıkı tutup, ‘’Galatasaray’’ gibi oynadıktan sonra
Başakşehir’i elemememiz için hiçbir sebep yok ortada. Umarım Podolski takımda
kalır, Rodrigues’de grafiğini daha yukarılara çeker de bundan sonraki süreçte
en azından ofansif anlamda böylesine etkili bir Galatasaray izlemeye devam
ederiz…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR