26 Aralık 2011 Pazartesi

Devre’nin Aslanı


Temmuz ayında patlak veren şike skandalının gölgesinde ve yaklaşık 1 ay rötarlı olarak başlayan 2011-2012 futbol sezonunun gün itibariyle ilk devresinin son hafta karşılaşmaları oynanmaya başladı. En azından benim için çok çabuk geçti  17 haftalık süreç. Tabii bundaki en büyük etken sıkça oynanan Çarşamba-Perşembe maçları olsa gerek.
   Tıpkı diğer takımlar gibi LİDER de ilk devreyi tamamlamak için çıktı bugün sahaya. Ancak son 5-6 gündür yapılan çağrıların aksine staddaki derin boşluklar göze çarpıyordu karşılaşma öncesi. Belki maçın hafta içi oynanması, belki de bilet fiyatlarında tekrardan artışa gidilmesi engel olmuştu tribünlerin dolmasına.
  Galatasaray, seyircisine ayak uydururcasına durgun ve temposuz başladı karşılaşmaya. Halbuki ben, çok güzel bir karşılaşma izleyeceğimiz ve sahadan en az 2 farkla galip ayrılacağımız kanaatindeydim. Heleki yaklaşık 45 dakika önce Fenerbahçe 2 puan kaybetmişken…
  Manisa Spor’un ilk 45 dakikada sergilediği futbol, 25 yıl öncesinin 2 puanlı sisteminde İstanbul’a 1 puan koparmak için gelen Anadalu takımlarını anımsattı bizlere. Çünkü hiçbir şekilde golü düşünmeyen ve tamamen anti futbol oynayan yani futbolu çirkinleştiren bir ekip vardı sahada. Rakibin bu düşünce yapısına futbol oynanmasına izin vermeyen ve temel niyeti en ufak bir temasta oyunu durdurmak üzerine kurulu olan hakem Özgür Yankaya eklenince, bizleri adeta futboldan soğutan ve sıkıntıdan patlatan bir 45 dakika izledik. Yerimden fırlamama neden olan tek pozisyon ise 44.dakikada ani gelişen atağımız sonucu Selçuk’un soldan kestiği müthiş ortaya Emre Çolak’ın yaptığı kafa vuruşu oldu. Ancak bu kafa vuruşunda top ne yazıkki ağlarla buluşmadı…
  İkinci devreye ilk devreye oranla daha istekli ve tempolu başladık. En azından her iki kanattan da beklerin bindirmeleri sonucu yapılan ortalarla golü bulmaya çalıştık. Ancak Manisa Spor’lu futbolcuların hem gözleri, hem de dikkatleri toptan çok bizim futbolcuların bileklerindeydi nedense! Özellikle Eboue yerden kalkamaz hale geldi.
  Dakikalar 65’i gösterirken, bu kez ceza yayı çevresinde yaptıkları faulün kendilerine pahalıya patlayacağından habersizdi Manisa Spor’lular. Topun başına geçen son haftaların usta frikikçisi Selçuk aynı Trabzon Spor karşılaşmasında olduğu gibi kalecinin sağına gönderdiği müthiş plaseyle kilidi açan isim oldu.
  Selçuk’un attığı gol Manisa Spor’un bütün planlarını alt üst etti. Bunun verdiği sinirden olsa gerek Eboue’ye attığı tekmelerin sıklığını neredeyse 30 saniyede 1’e çıkaran Yiğit İncedemir, gördüğü 2.sarı kart sonucu oyundan atılarak iyice rahatlattı bizleri.
  Kalan bölümde hem geriye düşmenin, hem de 10 kişi kalmanın moral bozukluğuyla tamamen oyundan kopan Manisa Spor, sözün özü mağlubiyeti kabullenmiş oldu. Kalan bölümde de fazla önemli bir şeyler olmayınca karşılaşma 1-0’lık skorla Galatasaray’ın lehine sonuçlandı.
  17 haftalık maratonun ardından kısa bir değerlendirme yapmamız gerekirse şayet; Galatasaray adına gördüğümüz en önemli gelişme takımın savunma yapmayı öğrenmiş olmasıdır. Gerek geçen sezonlara, gerekse de bu sezonun ilk haftalarına oranla kalesinde çok daha az pozisyon veren ve çok daha az gol yiyen bir Galatasaray var artık. Ayrıca yine ilk haftalara oranla rakibe daha çok pres yapan, galibiyet için daha fazla uğraşan ve de önemlisi kötü oynarken bile bir şekilde kazanmasını bilen bir takım var sahada.
  Toparlamak gerekirse, bu akşam oynanan futbol birçoklarımızı tatmin etmiş olmasada, baştan aşağı değişen bir yönetim, yepyeni bir teknik heyet ve bunca yeni transferle sezona başlayan takımımızın ilk devreyi lider  bitirmesi, son 6 maçının tamamını kazanması ve oynadığı son 10 karşılaşmada sadece 2 gol yemesi bence takdir edilmesi gereken şeyler…
                                                                          e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar