29 Nisan 2012 Pazar

Şanssızlığı da Yenmek


 Pazar akşamının etkisini üzerimden atabilmem birçok Galatasaraylı gibi benim içinde oldukça zor oldu. Aslına bakarsak hala da tam anlamıyla atabildiğimi söyleyemem. Neyse ki  Trabzon’u yendikte, bir nebze olsun moralim yerine geldi.
  Bu akşam şunu çok net bir şekilde gördük ki, şans faktörü rakiplerimizin lehine işlemediği zaman ortaya bu tarz sonuçların çıkması kaçınılmaz oluyor. Geçen haftaki Fenerbahçe ve bu akşamki Trabzonspor karşılaşmalarını ayrı ayrı incelediğimizde oynadığımız futbolun hemen hemen aynı seviyede olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Hatta Trabzonspor takımı Fenerbahçe’yle oranla yarı alanımıza ve kalemize daha fazla geldi. İşte bu noktada bizim girdiğimiz gol pozisyonlarının en azından 1/3’ünü gole çevirebildiğimiz zaman karşımızda hiçbir takımın duramayacağı gerçeği bir kez daha ispatlanmış oldu. Ayrıca Fenerbahçe maçının ardından Fatih Hoca’nın söylemiş olduğu gibi tabiiki o top, o 3 direğin arasından her zaman geçmemezlik yapmayacaktı. Bu akşam yapmadı işte. Önemli olan şu ki, biz aynı futbolu kalan 3 maçta da ortaya koyalım.
  Karşılaşmaya oldukça hırslı ve istekli başlayan takımımız, seyirci avantajından büyük oranda yoksun Trabzonspor karşısında henüz ilk 4 dakika içersinde 3 tane net pozisyon buldu. Fakat bu pozisyonları geçen haftanın devamı niteliğinde harcamamız, ister istemez ‘’yine mi?’’ sorusunu akıllara getirdi. Fakat çok şükür ki, bu kez korkulan olmadı.
  20.dakikada son haftaların yıldızı Selçuk İnan açılışı yaptı. Bu sezon alışılagelmiş frikik gollerine, üstelik ligin ilk yarısında oynadığımız karşılaşmada golü attığı aynı noktadan, bir yenisini daha ekledi.
  Aradan sadece 2 dakika geçmişti ki, bu sefer Necati’yle geldi gol. Yine bir serbest vuruşta Selçuk’un kale sahasına gönderdiği orta, Necati’nin mükemmel kafa vuruşu sonucu 2.kez ağlarla buluştu.
  2-0’dan sonra Eboue’nin sağ taraftan sürekli bindirmeleri söz konusuydu. Rakibin ataklarında gösterdiği topu kesme becerisini bizim ataklarımıza da yansıtınca, ister istemez sahanın en dikkat çeken ismi oldu.  42.dakikada gelişen hızlı hücumumuzda da Selçuk’un harika pası sonucu Tolga’yla karşı karşıya kaldı. Düşerken yaptığı vuruş sonucu top kaleye doğru giderken işi garantiye almak isteyen Necati, gol çizgisi üzerindeki son dokunuşuyla aradaki farkı 3’e çıkardı.
  İlk yarının skoru 3-0’dı. Ancak bu tempomuzu ve arzumuzu sürdürsek ikinci devrede farkın artacağı da belirgindi.
  Nitekim, ikinci 45’e de hız kesmeden başladık. Eboue bu devrede sağ tarafı hepten otobona çevirdi artık. Öyleki, Elmander’in ara pası sonucu bir santrafor gibi kaleci Tolga’yla merkezde karşı karşıya kaldı. Ancak bu pozisyonda Tolga’yı da geçmesine rağmen topu kaleye göndermek yerine ortaya çıkarınca 4.golden olduk.
  60.dakikada Trabzonspor’un belki de kalemize ilk kez bu denli kalabalık geldiği pozisyon golle sonuçlandı. Olcan sol taraftan topu taşıdı ve Semih’ten sıyrılıp önünü boşalttı. Sonra ceza sahası çizgisi üzerindeki Colman’ı gördü. Colman’ın şık plasesi  Muslera’nın bakışları arasında ağlarla buluştu.
  Skorun 3-1’e gelmesiyle Trabzonsporlular biraz olsun umutlanmak istediysede, gecenin yıldızı Eboue buna izin vermedi. Ujfalusi’nin yaklaşık 45 metreye gönderdiği müthiş pası aynı güzellikte önüne aldı önce, sonra da sert bir vuruşla Trabzon taraftarına güzel bir 61.dakika hediyesi vermiş oldu!
  4-1’den sonra takımımız maçı bıraktı desek yanlış olmaz herhalde. Belki dosthane ilişkiler içerisinde olduğumuz Trabzonspor’a ayıp etmeme düşüncesi, belki de 3 gün sonra bir karşılaşma daha yapacak oluşumuzdan ötürü, tempoyu bir hayli düşürdük ve oyunu kendi yarı alanımızda kabul etmeye başladık.  Durum böyle olunca da sanki Trabzonspor takımı etkili olmaya başlamış gibi bir görüntü çıktı ortaya. Tabii bu bölümde Necati’yle kaçırdığımız bir gol vardı ki, 3-4 hafta öncesine, Mehmet Batdal’ın pozisyonuna götürdü bizleri…
  Dakikalar 85’i gösterirken ani gelişen Trabzonspor atağında Olcan bir anda Muslera’yla karşı karşıya kaldı. Kendisini kusursuz bir şekilde yere atışı Bülent Yıldırım’ın penaltıyı çalması için yetti de arttı bile! Açıkçası skorun 4-1 ya da 4-2 bitmesi bizim için pek bir şey farketmeyecekti. Ancak o pozisyonda Muslera oyundan atılsa, herhalde hepimizi buna çok üzülürdük. Ki madem Bülen Yıldırım pozisyona penaltı çaldı, o zaman normal şartlar altında Muslera’yı da oyundan atması gerekirdi.
  Colman’ın penaltısı aradaki farkı bir kez daha 2’ye indirdiyse de Trabzonspor’un kalan kısa süreden pek bir umudu kalmamıştı.
  Geçen hafta aldığımız üzücü mağlubiyetin ardından bugün Avni Aker’den böylesine bir skorla dönmek bizim için çok büyük bir moral oldu. Önümüzdeki 2 karşılaşmayı da içerde oynayacağımızı düşünürsek, Fenerbahçe karşılaşmasından önceki kadar olmasada şampiyonluk için bir avantajımızın olduğu muhakkak. Hele hele, bu süreçte bir Beşiktaş, bir de Trabzon deplasmanı oynayacak olan Fenerbahçe’nin alacağı bir beraberlik avantajımızın boyutunu yeniden eski seviyesine taşıyacaktır. Dolayısıyla, geçen hafta bizimle beraber olmayan futbolun şans perileri umarım şu 3 haftalık süreçte yıllardır fazlasıyla yardımcı oldukları Fenerbahçe’den bir nebze olsun ellerini ayaklarını çekerler…   
                                                                e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar