8 Şubat 2014 Cumartesi

FENER GELİYORUZ!

 Son zamanlarda almaya başladığımız başarılı sonuçlar, geçen hafta Bursaspor maçında oynanan mükemmele yakın futbol ve elde edilen farklı galibiyet, son 4-5 resmi karşılaşmada da alışılagelmişin dışına çıkarak kalemizi gole kapamış oluşumuz, bu akşam Eskişehirspor karşısına mutlak favori olarak çıkarıyordu bizi.
 ‘’Her maça farklı onbir, her maça farklı sistem’’ anlayışından kati suretle ödün vermeyen dahi hocamız! ‘’6 atan takımı bile bozarım ben arkadaş!’’ zihniyetiyle yine değişik bir kadro yapısıyla sürdü takımı sahaya. Bursa maçında müthiş oynayan, bir gol atıp bir de asist yapan Eboue kendini tribünde buluverdi mesela... Onun yerine, haftalardır kadroda olmayan ve yokluğunda ne tesadüftür ki takımın çıkışa geçtiği! Chedjou ilk onbirdeydi. Yenilerden ise Alex Telles ve Izet Hajrovic forma şansı yakalamıştı sadece.
  4-2-3-1, 4-4-2, 3-5-2, 4-3-3 derken bugün de 4-5-1 deneyelim bakalım dedi Emporio Mancini. Sağ bek Sabri, Sol bek Alex Telles, stoperler Chedjou ve Hakan Balta. Orta sahanın sağında Hajrovic, solunda Sneijder, göbekte Ceyhun-Melo-Selçuk. İleride de tek santrafor Burak.
  Tabi orta sahanın kalabalık oluşu, karşılaşmanın ilk 5 dakikasında yaptığımız insan üstü presin baş etkeniydi. Topu ayağına alan Eskişehirli her oyuncuya bizden en az 2 kişi basıyordu. Doğal olarak bu öldürücü pres golü de beraberinde getirdi. Melo’yla başlayan atakta Hajrovic’in Selçukvari ara pası Burak’ı Boffinle karşı karşıya bıraktı. Burak’ta Boffin’in altından topu ağlara gönderdi.
  Böylesine mükemmel bir oyun başlangıcı ve erken gelen gol, yine bir ‘’fark’’ beklentisi içine soktu beni. Nitekim ardı ardına yakaladığımız fırsatlarda Burak’ın klasikleşen beceriksizliğinin kurbanı olduk! Özellikle uzun süre penaltı diye itirazda bulunduğu pozisyon için ben de Cüneyt Çakırla aynı görüşteyim. Kaleci Boffin’in Burak’a en ufak bir müdahalesi söz konusu değildi orada. Burak topu kalecinin üzerinden aşırtayım derken ıska geçti, sonra da kendini yere bıraktı. Her şeyin özeti bu...
  Dakikalar 32’yi gösterirken aylar sonra bir duran toptan gol bulduk. Ceza sahası sol çaprazından kazandığımız serbest vuruşta Sneijder kale sahasına iyi kesti, boş kalan Chedjou’da güzel bir kafa vuruşuyla aradaki farkı 2’ye çıkardı. Herhalde geldiği günden bu yana takıma katkısının olduğu 3.maç falandır bu Chedjou’nun!
  Devre 2-0’la geçilince ikinci 45’de tempo düşüreceğimizi az çok tahmin ettim ancak bizleri uyutacaklarını hiç düşünmedim! Öyle ki,  koca ikinci yarıda hiçbir şey yapmayan bir Galatasaray vardı sahada. Resmen ‘’bitse de gitsek’’ modundaydı tüm takım. Oyunu rölantiye alıp dakikaların geçmesini beklediler sadece. Durum böyle olunca da Eskişehirspor ister istemez bazı şanslar buldu. Neyse ki o anlarda da Muslera çıktı sahneye.
  Duraklama dakikaları oynanırken kapanışı yapmak için golcüler sahnedeydi. Burak Yılmaz asisti yaptı, Umut Bulut’da golü attı. Bu aynı zamanda Umut’un bu sezonki ilk lig golüydü. Bundan ötürü de takım arkadaşları tarafından coşkuyla kutlandı.
  Son dönemlerde Mancini’ye rağmen çıkışa geçen bir Galatasaray var ortada. Özellikle kolay gol yeme alışkanlığını terk eden, hatta gol yemeyen bir Galatasaray. Bunun yanında da tek farklı galibiyetlerden bol gollü galibiyetlere terfi eden bir Galatasaray. Eğer iç sahadaki bu başarılı tabloyu bir şekilde deplasmanlara yansıtmayı da başarabilirsek, Nisan ayı’nda şampiyonluğun en büyük favorisi konumuna geliriz diyor ve bu akşamlık olayı noktalıyorum.

                                                                   e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR