İstanbul’da havaların iyiden iyiye soğuduğu şu günlerde,
Türk Telekom Arena semalarında sarı-kırmızı bir fırtına çıktı bu akşam. Saat
19.00’da başlayıp 20.50 sularında sona eren bu ‘’kasırga’’ karşısına kim çıkarsa
çıksın devirir geçer. Karşı koymaya kalkan olursa da darmadağın olur!
Muhtemelen son 3-4
yılın en iyi Galatasarayları’ndan birini seyrettik Bursaspor karşısında. Böylesine güzel
bir geceye canlı olarak şahitlik etme şansına eriştiğim için de oldukça mutlu
olduğumu söyleyebilirim. İyi ki staddaymışım bugün.
En son yazımda ‘’Tek
Rakibimiz Mancini’’ demiştim. Hala da aynı görüşteyim. Muhtemelen hiçbir zaman
da kendisi hakkındaki olumsuz düşüncelerim değişmeyecek. Değil 6, 12 tane
de atmış olsaydı takım, bu Mancini’yi benim gözümde iyi bir teknik direktör
yapmayacaktı. Çünkü ben oynanan müthiş oyun ve kazanılan farklı galibiyetin tamamen
futbolcularımızın kendi başarısı olduğu kanaatindeyim.
Öyle bir Galatasaray
vardı ki sahada, bırakın kötüyü, ‘’Kim vasat oynadı?’’ diye sorsanız bana, ona bile cevap veremem. Sadece Burak son vuruşlarda her zamanki beceriksizliğindeydi.
Onun dışında Muslera’sından Drogba’sına kadar tüm oyuncularımız mükemmele yakın
oynadılar. Özellikle Melo ve Sneijder hala Avrupa’nın her takımında rahatlıkla
oynayabileceklerini gözler önüne serdiler. Eboue maç seçmediği takdirde bu
takım için vazgeçilmez olduğunu, Drogba kendine oynamadığı zaman kulübüne ne
kadar faydalı olabileceğini, Sabri basit oynamayı tercih ettiğinde herkesin
kendisini alkışladığını, Hakan Balta ise aslında ayağına topun ne kadar
yakıştığını fark etmişlerdir bence bu akşam.
Çoğu zaman dümdüz
bir oyuncu olmakla eleştirdiğimiz Ceyhun Gülselam bile gayet başarılı bir maç
çıkardı. O kadar çok top kesti ki, belki maçı yabancı basından takip edenler
olsa ‘’Kim bu 6 numara?’’ diye sorma ihtiyacı hissederlerdi.
İlk golümüzde Melo’nun
Bursasporlu oyunculardan birer birer sıyrılıp ceza sahasına girişi ve ‘’al de
at’’ dercesine topu Sneijder’e yollayışı gerçekten enfesti. Sneijder’in 2. ve
3.golleri ise görülmeye değerdi cidden. Birini sağ çatala astı, diğerini sol…
Eboue’nin attığı golde yaptığı koşu ve kaleciden sıyrılışı yine harikuladeydi . Drogba’nın topuğu gerçekten 1.sınıftı. Selçuk
İnan’ın plasesi ise Erkan Zengin’e nazire yapar gibiydi. Kısacası 6 golün 6’sı
da birbirinden güzeldi.
6 tane attık ama
inanın kesmedi. O kadar iyi oynadık ki, 8 yapsak 9’u, 12 yapsak 13’ü isterdi
taraftar. Öylesine iştahlı, öylesine arzulu bir Galatasaray vardı çünkü Bursaspor karşısında. Zaten attığımız 6’nın dışında bir o kadar da kaçırdık… Sırf Burak 3 tane karşı
karşıya atamadı. Drogba, Melo, Hajrovic…
Fenerbahçe’nin dün
kaybetmiş oluşu oyuncularımızda extra bir motivasyon ve kazanma arzusu yaratır
diye düşünmüştüm elbet. Ancak bu kadarını kesinlikle beklemiyordum. Keşke
sezonun geri kalan kısmında da hep bu Galatasaray’ı görebilsek… Çünkü aylardır
hayalini kurduğumuz takım bu akşamki takım işte…
Maşallah diyelim, tahtalara vuralım hatta
gerekirse popomuzu kaşıyalım J
Nazarlardan korumak için bu güzelliği ne gerekiyorsa yapalım.
Bu akşamki
galibiyetimizden sonra önümüzdeki hafta oldukça kritik bir hal almış oldu.
Fenerbahçe bu kez Sivas deplasmanına gidiyor, biz ise yine içeride Eskişehirle
oynuyoruz. Kağıt üstünde 2 maç da zor. Ancak bugün gördüğümüz tablo ve
Mancini döneminde her şeye rağmen kendi evinde 12’de 12 yapmayı başaran Galatasaray, tabi
ki yine mutlak favori olarak çıkaracaktır bizi sahaya. Eğer olur da Fenerbahçe bir kez
daha puan kaybederse, alacağımız galibiyet Fenerbahçe’nin Türk Telekom Arena’ya
geleceğini de hesaba katarsak, şampiyonluk yarışı için inanılmaz iddialı bir
konuma getirecektir bizi elbet. Bu yüzdendir ki büyük bir merak ve sabırsızlıkla
gelecek haftayı beklemeye başladım şimdiden…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR