27 Kasım 2014 Perşembe

Arrivederci Prandelli!!!

 Öncelikle şunu belirteyim, yazımı özellikle dün akşam yazmadım. Bilinçli olarak bekledim yani. Çünkü 90 dakikanın üçte ikisinde yine futbol adına hiçbir şey ortaya koyamayan Galatasaray’ın, bundan sonra yoluna Prandellisiz devam edeceğinden artık 5 yaşındaki çocuklar bile emin olmuştu bugün itibariyle.
  Şu an ki görüntüde %99.9 Prandelli’yle yollar ayrıldı. Yani bir son dakika süprizi yaşamazsak eğer yakın gelecekte Galatasaray’ın teknik direktörü Cesare Prandelli olmayacak. Zaten haftalar öncesinde alınması gereken bir karardı bu. Daha Fenerbahçe’ye kaybettiğimiz Süper Kupa Finali’nin ardından ‘’Bu iş bu Prandelli’yle olmaz.’' dediğimde ciddi bir tepkiye maruz kalmıştım. Ancak Rijkaard’da, Hagi’de, Mancini’de olduğu gibi yine zaman içersinde haklı çıkan ben oldum ne yazık ki…
  Geride kalan 4 aylık Galatasaray serüveninde defalarce kez takımımızı rezil etmiştir Prandelli! Üzerine basa basa söylüyorum, Prandelli Galatasaray’ı küçük düşürmüş, prestijini zedelemiş ve 109 yıllık şanlı tarihimize kara lekeler sürmüştür! Böylesine basiretsiz, aciz ve beceriksiz bir teknik direktöre 4 ay boyunca tahammül eden 2 yönetim kurulu da bu ciddi ayıba ortak olmuşlardır!
   1993-94 sezonundan beri Şampiyonlar Ligi’nde düzenli olarak boy gösteren ve hali hazırda bu organizasyonda en çok yer alan ekiplerden biri olan Galatasaray’ın, arka arkaya bu kadar ağır mağlubiyetler aldığı ve turnuvanın en zayıf halkası olarak gösterildiği bir başka sezon kesinlikle hatırlamıyorum. Öyle bir sezon yok da zaten! Eğer son maça da Prandelli yönetiminde çıksak, muhtemelen grubu 1 puanla tamamlayıp, bugüne kadar ki en kötü Şampiyonlar Ligi grup performansımızı sergilemiş olacaktık. Gerçi yeni gelecek hocayla da Arsenal karşısında favori olmayacağımız bir gerçek…
   Dün akşam sahaya çıkan onbiri kim yaptı bilmiyorum ama Prandelli’nin yapmadığı çok belliydi. Çünkü geldiği günden bu yana birkaç maç dışında yüzüne bakmadığı Telles’e ve ilk 2-3 haftadan sonra kafasında sildiği Bruma’ya böylesine önemli bir maçta şans vermek isteyeceğine kesinlikle inanmıyorum ben.
   Takım kendine olan özgüvenini ve saha içindeki ruhunu öylesine yitirmiş ki, sahaya çıkan doğru onbir bile bir şeylerin değişmesine yetemedi. 45-65 arasındaki 20 dakikalık bölüm dışında oyuna ağırlığımızı koyup rakip üzerinde baskı kurabildiğimiz bir bölüm kesinlikle olmadı. Düşünün, Galatasaray Avrupa arenası’nda yoluna devam edebilmek adına final maçına çıkıyor ancak oyunun 20 dakikası hariç her anlamda rakibine eziliyor. Üstelik ezildiği rakip 18-20’lik gençlerden kurulu, kendi liginde zor günler geçiren, tecrübesiz Anderlecht… Oyuncuların maddi değerlerini karşılaştırsak Galatasaray Anderlecht’i kaça katlar inanın çok merak ediyorum. Ancak Prandelli öylesine aciz, öylesine beceriksiz ki, takımı böylesine mütevazi bir ekibe karşı bile hiçbir varlık gösteremedi!
   Selçuk’a 80 dakika sabretti mesela. Öyle ki, Selçuk kendi bile bir noktadan sonra sahada olmak istemedi. Baktı ki hocanın bir şey yapmaya niyeti yok, bile bile kendini oyundan attırdı. Galatasaray kaptanının bu kadar vurdumduymaz olmaya ve böylesine önemli bir karşılaşmanın en kritik anlarında arkadaşlarını ‘’satmaya’’ hiçbir şekilde hakkı olamaz! O formanın ağırlığının ve değerinin farkında olamayan arkadaşlara bazı şeylerin hatırlatılması, hatta gerekirse gözlerinin içine sokulması farz olmuştur artık!
   Mağlup götürdüğü karşılaşmada, hele hele rakip üzerinde baskı kurup pozisyonlar bulmaya başladığı bölümde dahi, Umut Bulut’u da oyuna alıp golcüleri çoğaltmayı hiçbir şekilde düşünmeyip ancak rakip bu baskıyı kırarak üzerimize gelmeye başladığı anlarda Umut Bulut’a sığınan, sahada yokları oynayan Selçuk’a kendini attırana kadar tahammül eden, takımın en temposuz oyuncusu, el freni Hamit’e 90 dakikayı tamamlatıp,sahadaki tek süratli ismimiz Bruma’yı kenara alan, 2-0 geriye düştükten sonra da 89.dakikada ‘’Haydi oğlum gir bu maçı kurtar’’ dercesine sezon başından beri 1 dakika bile şans tanımadığu Furkan Özçal’ı oyuna alan Prandelli, Galatasaray’ı kafasında bitirdiğini ve asıl amacının kendini kovdurup alacağı milyon eurolar’ın üzerine konmak olduğunu gözler önüne sermiştir! Ne diyeyim, az önce de belirtmiş olduğum gibi kendisine bu rahatlığı, bu ortamı sunanlar utansın!
  Evet bazen işler yolunda gitmeyebilir. Her sezon başarılı da olamazsınız. Bu takımın Tromso’ya, Karpaty Lviv’e elendiği günleri de gördük biz. Aynı şekilde Chelsea’dan 5, Real Madrid’den 6 yediği maçları da. Ancak ne var ki, hepsinde sahada bir duruşumuz, geriye düştüğümüzde maçı çevirmek için çabalayan bir ‘’karakterimiz’’ vardı. Bir direncimiz, bir takım ruhumuz vardı. Fakat, Prandelli bunların hepsini 4 ay gibi bir sürede yerle bir etti! Yetmedi, oyuncuların kendine olan özgüvenlerini kaybettirdi! Yetmedi, takımdaşlık havasını yok etti! Yetmedi, oyuncularını taraftarın önüne attı! Yetmedi, seyirciyi takımına küstürdü! Maalesef, saymış olduğum bunca olumsuz şeyi ve saymadığım daha nicelerini Prandelli bizlere armağan etti! Şimdi alsın o uzun zamandır hayalini kurduğu milyonları, ondan sonra paşa paşa memleketinin yolunu tutsun. Tabi o milyonların her ay banka hesabına yatmasını istiyorsa, 2 yıl işsiz kalmayı da göze almak zorunda. Gerçi, kendisine güvenip de Serie A’dan takım teslim edecek bir başkan var mıdır, ona da pek ihtimal vermiyorum…
  Bundan sonraki süreçte bizden uzak, Allah’a yakın olman dileğiyle Galatasaray Tarihi’nin en kötü teknik direktörü Sinyor Prandelli!!!

                                                               e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR