1 Kasım 2014 Cumartesi

Tercih Sizin

  Açıkçası, uzun zamandır Galatasaray onbirinde bir revizyon yapılması gerektiği, başka bir deyişle neşteri vurma zamanının geldiği hepimizin farkında olduğu bir gerçekti. Nihayet Prandelli 3 Şampiyonlar Ligi, 7 de lig maçını geride bıraktıktan sonra bizim dediğimize geldi. Fakat gelin görün ki, neşteri vururken formayı hak etmeyenlerden ziyade hakedenlerin sırtından alması, bu işten ne kadar anlamadığını, bakın anladığını demiyorum; üzerine basa basa: ‘’anlamadığını’’ diyorum, gözler önüne sermiştir!
  168 gün sonra Galatasaray formasıyla resmi bir maça çıkan Sabri’yi kazanmaya çalışırken, takımın hiç tartışmasız uluslararası alandaki en büyük yıldızı Sneijder’i yedek soyundurmak hangi aklın, hangi mantığın ürünüdür anlamak mümkün değil!
  Furkan Özçal’a, Umut Gündoğan’a, Sinan Gümüş’e 1 dakika bile şans vermeyip hala 4 sezonda 5 tane iyi maçı çıkmaz Yekta’ya, sadece kendine oynayan Emre Çolak’a ve henüz hazır olmayan Hamit’e ilk 11’de forma giydirmek, Prandelli’nin tercihlerinde hakkaniyetten ne kadar uzak olduğunun en büyük göstergesidir!
  Galatasaray taraftarı da sezonu kendi kafasında bitirmiş olacak, dün akşam Türk Telekom Arena’da sadece 11 bin seyirci vardı. Sanırım 4-5 sezon sonra ilk kez tribünler bu denli boş kalıyor. Ne diyeyim, bizi bu hale getirenler utansın!
  Karşılaşmanın ilk devresinde sezon genelinde olduğu gibi yine hiçbir şey yapamayan bir Galatasaray vardı sahada. Atağa kalkamayan, organize olamayan, pozisyona giremeyen, kendi yarı sahasından 10-15 pasta anca çıkabilen, temposuz, süratsiz ve ne yaptığını bilmez bir Galatasaray…
  Kötü Emre Çolak, kötü ötesi Yekta, bir ara yaklaşık 20-25 dakika ortalardan kaybolan Hamit ve geçtiğimiz haftalara oranla bir nebze daha istekli gözüken sahte okey Selçuklu orta sahanın, ofayt kralı Burak’a destek vermesi ya da gol attırması imkansız gibi görünüyordu. Ki, koca devrede Olcan’ın dağlara taşlara giden şutu dışında hiçbir gol girişimimiz olamadı.
  Böylesine etkisiz oynayan takımımızın 41.dakikada kalesinde golü görmesi de üzerine tuz-biber ekti. Savunmamızın arkasına atılan topta Semih uyudu, Cehdjou’da her zamanki gibi ağır kaldı! Chedjou bu sezon takımın belki de en iyisi ama ne yazık ki birebirde ortalama bir hıza sahip olan santraforu yakalaması imkansız. Çünkü çok yavaş bir stoper kendisi.
  Tabi mağlup duruma düşmemiz, az sayıdaki taraftarı yavaş yavaş protestolara yöneltmeye başladı. İlk 45 dakikanın bitiş düdüğüyle birlikte de o protestolar arttı.
  Devre arasında Umut ve Sneijder’in birlikte ısınması ikisinin birden oyuna dahil olacağı izlenimi uyandırdı hepimizde. Ancak ne var ki, Prandelli sadece Umut’u soktu. Belli ki, Sneijder’e takmıştı dün akşam. Neymiş efendim, takımı kampa aldı diye Sneijder zerzenişte bulunmuş. Tamam bir oyuncunun takım üzerinde alınan kararlara müdahele etme hakkı olamaz şüphesiz. Ancak dünya üzerinde kampa giren takım mı kaldı Allah aşkına? 1900 kaçların uygulamalarını deniyoruz biz?  Haydi bunu da bir kenara bırakalım, Prandelli sanki takım üzerinde inanılmaz bir otoriteye sahip de Sneijder’in bu tepkisini cezalandırmak istedi. Acaba futbolcuların kaç tanesini Prandelli’yi seviyor ya da sayıyor çok merak ediyorum?
     İkinci 45’te biraz daha derli toplu bir Galatasaray vardı sahada. Umut’un oyuna dahil oluşuyla alıştığımız, bildiğimiz 4-4-2’ye dönmemiz az da olsa olumlu bir etki yarattı takım üzerinde. Nitekim 53’te Umut’un kafayla savunmanın arkasına aşırdığı top bir anda Burak’ı kaleci Isakssonla karşı  karşıya bıraktı. Burak’ta uzun bir aradan sonra kalecinin üzerine vurmayarak bizleri şaşırtmayı başardı!
   Beraberlik golünden sonra Sneijder’in de nihayet oyuna girişi, iyiden iyiye rakip yarı alanda oynamaya başlamamızı sağladı. Ancak Sneijder’in de hocaya tavır yaparcasına sadece kendine oynaması kabul edilemez bir durumdu. Birkaç müsait pozisyonda, Burak’a atmak yerine 3-4 kişinin arasına girip topu kaybetmeyi tercih etti mesela. Kenarda Fatih Terim olsa emin olun Sneijder’i daha yeni girdi falan demeden alırdı kenara. İşte, az önce bahsettiğim gibi Prandelli’nin otorite eksikliğinin ispatı da böyle ufak detaylarda gizli zaten.
   Girmeye çalıştığımız poziyonların hemen hepsinde Burak Yılmaz’ın ‘’ofsayt’’ engeline takıldığımız için galibiyet sayısını bir türlü bulamadık! Taa ki son dakikaya kadar. Artık duraklama dakikaları oynanmaya başlamışken, Sabri’nin sağ köşe gönderinden en formda dönemlerinde bile yapamadığı güzellikteki ortasına Chedjou çok iyi yükseldi ancak aynı güzellikte vuramadı. Auta doğru giden topa ikinci kafa vuruşu Umut Bulut’tan gelince kaleci Isaksson’u geçen top filelerle buluştu.
  Tabi son 2 maçta 4’lük olmuş Galatasaray’ın kendine olan güvenini yeniden kazanması için bir galibiyet serisi yakalaması gerektiği aşikar. Dün akşam da herşeyden önemlisi galip gelebilmekti. Tamam, takım da bunu çok iyi oynamamasına rağmen başarmış oldu. Ancak ne var ki, Galatasaray ilerisi için umut vermiyor. Galatasaray ‘’Bu takım 3-4 hafta sonra çok daha iyi olur’’ dedirtmiyor. Hepsinden öte, Galatasaray, Galatasaray gibi oynamıyor. Dolayısıyla da izleyenleri sıkıyor. Hiçbir şekilde keyif vermiyor.  Prandelli’ye 6 ay, 1 sene de sabredilse ben şu an ki tablodan çok farklı bir şeyler yaratabileceğini zannetmiyorum. Ve takım hali hazırda şampiyonluk potasındayken, hatta maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturmuşken Prandelli’yle yolları bir an önce ayırmak en doğrusu. Hee yeni yönetim biz hocayla devam etmek istiyoruz fikrinde ısrarcıysa o zaman söylenebilecek fazla bir şey yok. Buyursunlar devam etsinler. Ancak 2-3 ay sonra ortaya çıkacak bedelin faturasını da paşa paşa öderler o zaman…

                                                                    e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR