23 Kasım 2014 Pazar

Öyle Şeyler Yaşattın Ki...

 
 Sanki dün gibi… ‘’İmparator’’ Fatih Terim, lider Beşiktaş’ı 50 bini aşkın taraftarının önünde devirmiş olmanın verdiği moral ve mutlulukla, başına geleceklerden habersiz bir şekilde, takımını hafta sonu oynanacak Rizespor müsabakasına hazırlarken bir anda televizyonda geçen alt yazı ile görevine son verildiğini öğreniyor... Hoca şokta, taraftar şokta… Yüreği buruk bir şekilde Florya’yı terkedip evinin yolunu tutan ‘’İmparator’’a kapısının önündeki binlerce taraftarı ise şu dizelerle sesleniyor: ‘’Başarılar gelir- geçer, asaletin biz yeter. Öyle şeyler yaşattın ki, uğrunda ölmeye değer!’’ Bunları niye anlattım, tekrar tekrar niye Fatih Hoca’ya olan sonsuz sevgimi vurguladım diye merak edenler olacaktır şüphesiz. Hemen izah edeyim; Cesare Prandelli de geride kalan 4 aylık Galatasaray macerasında öyle şeyler yaşattı ki bizlere, tek fark bu sefer değil uğrunda ölmeye, kendisi için tek bir güzel söz söylemeye dahi değmez!
  Mancini bu takımı 1 seviyeye aşağıya indirmişti, Prandelli ise resmen dibe vurdurdu! Kendisinden sonra göreve gelecek arkadaşa cidden acıyorum. Çünkü bu şahsa tahammül edilen, sabredilen her hafta Galatasaray’ı uçurumun kıyısına bir adım daha yaklaştırıyor. Ve bu şekilde devam edildiği takdirde bir sonraki antrenörümüz bir enkaz devralmış olacak. Tıpkı 2011 yazında Fatih Hoca’nın aldığı gibi…
   İnanın bana 20 yılı aşkın zamandır futbol seyrederim, bu kadar futboldan anlamaz, bu kadar futbolu bilmez, bu kadar takım yönetmekten, takıma hükmetmekten aciz bir teknik direktör asla ve asla görmedim! Özellikle uğraşsalar bundan daha kötüsünü bulamazlardı herhalde Ünal Aysal ve yandaşları! Zaten kulübe verdiği zarar bini geçen Aysal’ın giderayak son hediyesi de bu oldu bize! Ancak ne var ki, hala kendisine sabredilmesi gerektiğini savunan, sürekli olarak arkasında olduklarını yineleyen, sezon sonuna kadar mutlak suretle yola kendisiyle devam edeceklerini söyleyen başta Abdurrahim Albayrak olmak üzere Duygun Yarsuvat yönetimi de beni ciddi anlamda hayrete düşürmektedir!
   Bugün sahaya çıkardığı onbir, Prandelli’nin herkeslere ‘’Aslolan Fenerbahçe’dir’’ mesajı vermek istemesidir sanki. İster saçma deyin, ister komik deyin ancak Galatasaray’ın bu akşam böylesine önemli bir maçta sahaya çıktığı bu onbiri başka hiçbir şekilde hiçbir nedenle açıklayamazsınız bana!
  Eldeki en kaliteli ve en değerli oyuncun Sneijder’i, Trabzonspor’a karşı oynatmamak hangi kaprisin ya da hangi lüksün ürünüdür? Bu takımın 5-6 tane bir maçın kaderini değiştirebilecek potansiyele sahip oyuncusu var da bizim mi haberimiz yok? Kusura bakma Prandelli efendi ama senin elindeki saha içersinde ekstradan bir şeyler yapabilecek tek oyuncu Sneijder ise şayet, değil 80, gerekirse 180 maç da arka arkaya oynatmaya mecbursun, mahkumsun sen o adamı!  Bunun en güzel örneği de bir gece evvel Kızılyıldızla oynadığımız Euroleague maçında uzatmalarla beraber 50 dakika aralıksız sahada kalan 35’lik Carlos Arroyo’dur. Eminim Ergin Ataman ‘a bile versek şu takımı Prandelli’den çok daha iyi yönetir!
  Kime neyi anlatıyorsun sen? Karşındakileri aptal mı zannediyorsun? Bari delikanlı ol da, çık harbi harbi ‘’Ben Sneijder’in büyüklüğünü, isminin büyüklüğünü hazmedemiyorum, onun benden daha büyük oluşunu çekemiyorum ve bu doğrultuda da kendisini yok etmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum.’’ de. Ama nerde sende o cesaret! Nerde sende o yürek!
  Bugüne kadar hiçbir futbolcumuz, antrenörümüz ya da yönetcimiz için böyle sözler kullanmadım. Hatta kendisini sürekli eleştirmeme rağmen Prandelli’nin beyefendi bir insan olduğunu düşünmüştüm hep. Ancak bu akşam olup bitenler, Prandelli’nin adamlığından ciddi anlamda şüphe duymama neden olmuştur!
  Bugün Galatasaray Takımı 8 maç sonra Trabzonspor’a yenildiyse, Trabzonspor 14 maç aradan sonra derbi kazandıysa, hepsinden de önemlisi bu son 14 derbide sadece 4 gol atabilmiş Trabzonspor bugün Galatasaray’a karşı sayısız pozisyona girip 3 farkı yakaladıysa, bunun tek sorumlusu hiç tartışmasız Cesare Prandelli’dir!
  Haftalardır tel tel dökülen Selçuk-Burak ikilisini kazanmaya uğraşırken Sneijder’i bilinçli olarak kaybetmeya çalışan, Bruma’yı bitiren, Alex Telles’i bitiren, Tarık Çamdal’ı unutan, son haftalarda bir ağzıyla kuş tutmadığı kalan Umut Bulut’u her şekilde kulübeye mahkum eden bu zatı muhtereme daha ne kadar müsamaha gösterilecek? Sabredilecekse hangi kredisinden ötürü sabredilecek? Açalım Galatasaray’ın tarihini inceleyelim, en kötü gittiği sezonlarda bile 2-3 ay içinde bu kadar çok farklı mağlubiyet almış mıdır acaba? Kalıbımı basarım, böyle bir veriye rastlanmaz! Gerek lig de, gerekse de Avrupa’da bu kadar kötü averaja düştüğümüz bir başka sezonu hiçbir şekilde hatırlamıyorum ben.
  İddia ediyorum, bu Galatasaray bu Prandelli’yle Çarşamba günü Anderlecht’e de mağlup olur, gelecek hafta Gaziantep’e de… Hee inşallah yanılırım ama böyle bir tablo ortaya çıktığı vakit, Abdurrahim Albayrak ve arkadaşları hala Prandelli’nin arkasında durabilecekler mi bakalım???

                                                      e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR