Geçtiğimiz hafta aldığımız hiç hesapta olmayan Trabzon
mağlubiyetinin ardından, Adanaspor karşısında mutlak galibiyet için sahadaydık.
Gelecek 2 karşılaşmanın Başakşehir ve
Fenerbahçe ile olacağını düşünürsek, dün yaşanacak bir puan kaybı, sonrasında
da Allah göstermesin Başakşehir ve Fenerbahçe karşılaşmalarından istediğimiz
sonuçları alamamamız, geçtiğimiz yıl olduğu gibi daha ligin ilk devresi bile bitmeden
bir anda şampiyonluk yarışının dışında kalmamıza sebebiyet verebilirdi. Neyse
ki en azından şimdilik böyle bir şey olmadı. Adanaspor’u yenmeyi başardık
çünkü. Kazandık kazanmasına da, 9.lig maçımızı geride bırakırken, Akhisar
karşılaşmasının 60, Gençlerbirliği karşılaşmasının da 30-35 dakikalık bölümleri
dışında beklediğimiz, arzu ettiğimiz Galatasaray’ı bir türlü göremedik hala.
Riekerink’in ısrarla üzerinde durduğu sistem belli oranda işlese de ofansif
üretkenlik anlamında oldukça yetersiz kalıyor.
Her maç %70’in
altında topla oynamayan, hatta zaman zaman bu rakamı 80’lere dahi çıkarabilen
takımımızın, rakibe adeta top göstermezken, bunu ataklara ve pozisyonlara dökme
anlamında bu denli etkisiz kalması
ilerleyen haftalarda sıkıntılar doğurabilir.
Örneğin düne
bakalım; muhtemelen geçen hafta Trabzonspor’un yaptıklarından etkilenmiş ve
takımını aynı taktiği uygulama amacıyla sahaya sürmüş Adanaspor teknik
direktörü Jurcic’e karşı, Sneijder’in yokluğunda Podolski’yle beraber forveti
ikileyen, geçen hafta kenarda oturttuğu Yasin’e de tekrar forma vererek, iki
kanadı aktif kullanma çabasında olan Riekerink’in sahaya çıkardığı takım, yapabileceklerinin
çok altında kaldı.
Adanaspor’un gücü ve
kapasitesi ortada. Buna karşılık elinizde Bruma, Yasin, Podolski, Eren ve Sinan
gibi son derece tehlikeli hücumcular varken, oyunu kendi yarı sahasında
kabullenmiş bir rakibe karşı maçı sadece 2-3 pozisyonla bitiriyorsanız eğer
Riekerink’in bu noktada durup biraz düşünmesi gerekiyor!
Top sürekli bizde.
Ayağa isabetli pas konusunda rekorlar falan kırıyoruz. Ancak topa fazla sahip
olana puan verilmiyor ne yazık ki! Atak yapmak, pozisyona girmek ve skor
üretmek zorundasınız. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Riekerink’in farkında olamadığı
gerçek bu!
Ofansif
etkinliğimizin yetersiz kalmasının bana göre iki nedeni var: Birincisi, orta
sahanın merkezinde görev yapan Selçuk ve Tolga ikilisinin dikine oynamayı hiç
tercih etmemeleri. İkisi de sürekli olarak yana ve geriye oynuyorlar. Böyle
olunca da top aynı yerde dönüp duruyor. İkinci neden ise, Eren ve Podolski
ikilisinin çok durağan kalmaları. Hem Eren hem de Podolski oldukça hareketsiz
ve ağırlar. Son 3-4 yılda alışık olduğumuz Burak Yılmaz koşularını ne yazık ki
ikisinde de göremiyoruz. Özellikle Eren önemli özelliklerine rağmen sadece bir
ceza sahası içi golcüsü. 18 dışında oyunda fazla bir etkinliği yok. Eren’in
daha hareketli ve daha özverili olması gerekiyor. Aksi halde ilerleyen
haftalarda, ilk on bir deki yeri garanti olmayabilir.
71’de Bruma’nın
kişisel becerileriyle kazandırdığı müthiş gol, maçı kazanmamızı sağlasa da
Riekerink performans anlamında bir kez daha sınıfta kaldı. Hafta arası
Dersimspor karşılaşmasında oldukça hazır görünen Serdar Aziz, bu maçta da
oynamayacaksa artık neden transfer edildi? Podolski sahada yokları oynarken,
özellikle ikinci 45 dakikada en etkili oyuncumuz olarak göze çarpan Yasin neden
60’ta kenara alındı? Sezona çok iyi başlayıp, ilerleyen haftalarda yavaş yavaş
formdan düşen Tolga Ciğerci sürekli oynarken, Nigel De Jong ne zaman takıma ve
arkadaşlarına adapte olacak? Riekerink’e dün akşamın ardından bu 3 soruyu
sormak istiyorum.
Önümüzde oldukça
kritik ve zor iki karşılaşma var şimdi. Cuma akşamı Türk Telekom Arena’da
Başakşehir’i konuk ediyoruz, ertesi hafta ise Kadıköy’e gidiyoruz. Bu 2 maçtan
minimum 4 puan çıkarmak zorundayız. Olur da bu süreci galibiyet alamadan
geçersek, şampiyonluk yolunda çok ağır bir yara alırız ve işler özellikle
Riekerink için oldukça zorlaşmaya başlar…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR