30 Ekim 2016 Pazar

Bal Yapmayan Arı!

  Geçtiğimiz hafta aldığımız hiç hesapta olmayan Trabzon mağlubiyetinin ardından, Adanaspor karşısında mutlak galibiyet için sahadaydık. Gelecek  2 karşılaşmanın Başakşehir ve Fenerbahçe ile olacağını düşünürsek, dün yaşanacak bir puan kaybı, sonrasında da Allah göstermesin Başakşehir ve Fenerbahçe karşılaşmalarından istediğimiz sonuçları alamamamız, geçtiğimiz yıl olduğu gibi daha ligin ilk devresi bile bitmeden bir anda şampiyonluk yarışının dışında kalmamıza sebebiyet verebilirdi. Neyse ki en azından şimdilik böyle bir şey olmadı. Adanaspor’u yenmeyi başardık çünkü. Kazandık kazanmasına da, 9.lig maçımızı geride bırakırken, Akhisar karşılaşmasının 60, Gençlerbirliği karşılaşmasının da 30-35 dakikalık bölümleri dışında beklediğimiz, arzu ettiğimiz Galatasaray’ı bir türlü göremedik hala. Riekerink’in ısrarla üzerinde durduğu sistem belli oranda işlese de ofansif üretkenlik anlamında oldukça yetersiz kalıyor.
  Her maç %70’in altında topla oynamayan, hatta zaman zaman bu rakamı 80’lere dahi çıkarabilen takımımızın, rakibe adeta top göstermezken, bunu ataklara ve pozisyonlara dökme anlamında bu denli  etkisiz kalması ilerleyen haftalarda sıkıntılar doğurabilir.
  Örneğin düne bakalım; muhtemelen geçen hafta Trabzonspor’un yaptıklarından etkilenmiş ve takımını aynı taktiği uygulama amacıyla sahaya sürmüş Adanaspor teknik direktörü Jurcic’e karşı, Sneijder’in yokluğunda Podolski’yle beraber forveti ikileyen, geçen hafta kenarda oturttuğu Yasin’e de tekrar forma vererek, iki kanadı aktif kullanma çabasında olan Riekerink’in sahaya çıkardığı takım, yapabileceklerinin çok altında kaldı.
  Adanaspor’un gücü ve kapasitesi ortada. Buna karşılık elinizde Bruma, Yasin, Podolski, Eren ve Sinan gibi son derece tehlikeli hücumcular varken, oyunu kendi yarı sahasında kabullenmiş bir rakibe karşı maçı sadece 2-3 pozisyonla bitiriyorsanız eğer Riekerink’in bu noktada durup biraz düşünmesi gerekiyor!
  Top sürekli bizde. Ayağa isabetli pas konusunda rekorlar falan kırıyoruz. Ancak topa fazla sahip olana puan verilmiyor ne yazık ki! Atak yapmak, pozisyona girmek ve skor üretmek zorundasınız. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Riekerink’in farkında olamadığı gerçek bu!
  Ofansif etkinliğimizin yetersiz kalmasının bana göre iki nedeni var: Birincisi, orta sahanın merkezinde görev yapan Selçuk ve Tolga ikilisinin dikine oynamayı hiç tercih etmemeleri. İkisi de sürekli olarak yana ve geriye oynuyorlar. Böyle olunca da top aynı yerde dönüp duruyor. İkinci neden ise, Eren ve Podolski ikilisinin çok durağan kalmaları. Hem Eren hem de Podolski oldukça hareketsiz ve ağırlar. Son 3-4 yılda alışık olduğumuz Burak Yılmaz koşularını ne yazık ki ikisinde de göremiyoruz. Özellikle Eren önemli özelliklerine rağmen sadece bir ceza sahası içi golcüsü. 18 dışında oyunda fazla bir etkinliği yok. Eren’in daha hareketli ve daha özverili olması gerekiyor. Aksi halde ilerleyen haftalarda, ilk on bir deki yeri garanti olmayabilir.
  71’de Bruma’nın kişisel becerileriyle kazandırdığı müthiş gol, maçı kazanmamızı sağlasa da Riekerink performans anlamında bir kez daha sınıfta kaldı. Hafta arası Dersimspor karşılaşmasında oldukça hazır görünen Serdar Aziz, bu maçta da oynamayacaksa artık neden transfer edildi? Podolski sahada yokları oynarken, özellikle ikinci 45 dakikada en etkili oyuncumuz olarak göze çarpan Yasin neden 60’ta kenara alındı? Sezona çok iyi başlayıp, ilerleyen haftalarda yavaş yavaş formdan düşen Tolga Ciğerci sürekli oynarken, Nigel De Jong ne zaman takıma ve arkadaşlarına adapte olacak? Riekerink’e dün akşamın ardından bu 3 soruyu sormak istiyorum.
  Önümüzde oldukça kritik ve zor iki karşılaşma var şimdi. Cuma akşamı Türk Telekom Arena’da Başakşehir’i konuk ediyoruz, ertesi hafta ise Kadıköy’e gidiyoruz. Bu 2 maçtan minimum 4 puan çıkarmak zorundayız. Olur da bu süreci galibiyet alamadan geçersek, şampiyonluk yolunda çok ağır bir yara alırız ve işler özellikle Riekerink için oldukça zorlaşmaya başlar…

                                                                          e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR