Artık ne yazacağımı, ne söyleyeceğimi inanın bende bilmiyorum…
Yazacak bir şeyler bulmakta da oldukça zorlanıyorum. O kadar üzgünüm ki
şu an, sanki dünyalar başıma yıkılmış gibi... Yazık günah değil mi, benim gibi
binlerce hatta milyonlarca taraftarın yaşadığı şu üzüntüye? Ne Mancini’nin ne
de yönetimin hakkı var mıydı güle oynaya 4.yıldızı takacağımız şu sezonu ayağımıza
gelen bütün fırsatlara rağmen altın tepsiyle Fenerbahçe’ye hediye etmeye? Yazık, cidden çok yazık…
Haftalardır
yırtıyorum kendimi ‘’Bu iş bu adamla olmaz’’ diye. Yahu böylesine iyi bir
Galatasaraylı olarak en çok ben istemez miyim bu takımın başarıdan başarıya
koşmasını? Mancini’ye ne gibi bir gıcığım ya da kinim olabilir ki benim?
Kendisinin 5.5 aylık Galatasaray kariyerindeki gözlemlerimden yola çıkarak
yorum yapabiliyorum sadece. Ve o gözlemlerim de bana bu işin Mancini’yle olmasının
imkansız olduğunu söylüyor... İşin özü bu sadece.
Aşağı yukarı 30 maç
oldu bu takımın başına geçeli, adam hiçbir maça bir önceki haftanın onbiriyle
başlamadı. Bunun yanı sıra o formayı da asla ve asla adilce dağıtmadı. Hakeden
oynamadı yani bu 30 maçlık süreçte. Mancini’nin canı o gün kimi oynatmak
istediyse o adam giydi formayı. Bu kadar basit!
Maç başlayacak,
kadroya bakıyorum, 5 yabancıyla çıkmışız sahaya. Yedekteki 6. Yabancımız ise Chedjou.
Sorarım sizlere, bir teknik direktörün sakatlık olmadığı takdirde maç içersinde
stoper değiştirme olasılığı % kaçtır? Yani atıyorum, herhangi bir lig ya da
avrupa kupası maçında, ‘’Oyunun gidişatına göre bakarım, takım istediklerimi
yapamazsa şayet son yarım saatte Chedjou’yu sokarım.’’ der mi maçtan önce bir
teknik direktör? Ya da ‘’Golü düşündüğüm için Chedjou’yu oyuna sürdüm.’’ demeci
verebilir mi? Hepsini geçtim, maçı anlatan spiker ‘’Chedjou kilidi açtı’’ cümlesini sarf edebilir
mi?
Arkadaş ya maça
Chedjou’yla başlarsın ya da kendisini o
gün için bir daha düşünmezsin. Bu kadar
basit bir olaydır bu. Fakat Mancini’de nedenini anlayamadığım bir şekilde maç
içerisinde stoper değiştirme hastalığı var. Ve sanırım dünya üzerinde böyle bir
takıntısı olan tek antrenör kendisi!
Kullansana kardeşim
6.yabancı hakkını Eboue ya da Hajrovic’ten yana! İster onbirde olsunlar ister
kulübede. En azından maçın gidişatına göre bir hamle şansın olur. Ofansif
anlamda oyuna müdahele etme şansın olur. Kalkıp da bana; ‘’Eboue sağ
bek değil mi kardeşim? Nasıl ofansif müdahele olacak onun girişi?’’ demeyin şimdi. Canı top
oynamak istediği zaman rakibin solunu hallaç pamuğuna çevirdiğini hepimiz gayet
iyi biliyoruz.
Belli ki Mancini
maçtan önce Chedjou değişikliğini kurgulamış kafasında. Çünkü daha önce de bir
çok kez yaptı buna benzer stoper değişiklikleri. Bu doğrultuda da 2.devre Chedjou’yu soktu oyuna.
Efendim Semih’in belinde bir ağrı olmuşta zorlamak istememişler. Geçin kardeşim
bu masalları. Muslera dizine dikiş attırıp oynadıktan sonra Semih Kaya’da
azıcık bir bel ağrısı olmuş vız gelir! O yüzden bazı şeylere kılıf uydurmaya
çalışmanın manası yok bence.
Bu arada farkına
vardım ki, sanırım takımın bu kötü deplasman performansının bir diğer nedeni de
Selçuk İnan. Hiç birşey yapmıyor çünkü. Hatta takımı 1 kişi eksik oynatıyor diyebilirim. Tabi Selçuk’u oynatma pahasına Sneijder’in sola hapsedilip
tüm üretkenliğinin elinden alınması da cabası... Hal böyle olunca, içeride en
azından seyirci gazıyla pozisyonları bulan takım, deplasmanlarda Hint fakirini
oynuyor… Gerçi bugün ilk 45’te yine Burak Yılmaz önderliğinde
değerlendirilemeyen 3-4 tane %100’lük fırsat vardı. Geçtiğimiz sezon en azından
pozisyona girdi mi atıyor diye pek ses çıkarmıyorduk Burak’a. Yoksa o zaman da
faul yapıyordu, o zaman da ofsayta düşüyordu… Ama bu sezon girdiklerinin %90’ını
kaçırdığı için tahammül sınırlarımızı iyice zorlar hale geldi. Her şeye rağmen,
son 2 yılda atmış olduğu 45-50 golün hatrına daha fazla bir şeyler söylemeyeyim
hakkında.
Maçın önüne geçen
olay ise bence 88.dakikada yaşandı. Artık rakip kaleye gidebilmek için son çareyi
uzun toplarda gören ve sürekli olarak 70-80 metreye top şişirmeye başlayan
oyuncularımız, şüphesiz ‘’Drogba indirse
de karambolde biri vursa keşke’’ ümidiyle gerçekleştiriyorlardı bu eylemi. İşte bu esnada Drogba’yı oyundan alıp önlibero Ceyhun’u kurtarıcı olarak
sahaya sürmesi, Roberto Mancini’nin futbolu ancak yolda yürüyen herhangi bir
bayan kadar bildiğinin ya da asıl hedefinin bu sezon şampiyonluğu Fenerbahçe’ye
hediye edip, gelecek yıllar için sarı lacivetlilerin sempatisini kazanmak
olduğunun göstergesiydi bence. Başka bir açıklaması olamaz çünkü bu değişikliğin!
Evet sevgili
Galatasaraylılar, şu saatten sonra bu sezon için şampiyonluktan bahsetmek biraz komik olur. Bu haftaya kadar her an inanmıştım 4.yıldızın bu sezon
takılacağına. Hem de Mancini'de dahil olmak üzere yaşadığımız onca olumsuzluğa rağmen.
Ancak ne var ki, sadece bizlerin inanması yetmiyormuş demek ki bazı şeylere. En
başta doğru düzgün bir yönetime, sonrasında da adam gibi bir teknik direktöre
sahip olmak gerekiyormuş. Bunu bir kez daha öğrenmiş olduk. Aksi halde şu an
bizlerin yaşadığı gibi başınızdaki teknik direktör korkak ve futbol oynatma
özürlüyse, o sezon elde edeceğiniz 2.lik ya da 3.lük bile oldukça anlamlı hale
gelebiliyor ne yazık ki…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR