15 Mart 2014 Cumartesi

Git Artık Başımızdan !!!

 Artık ne yazacağımı, ne söyleyeceğimi inanın bende bilmiyorum… Yazacak bir şeyler bulmakta da oldukça zorlanıyorum. O kadar üzgünüm ki şu an, sanki dünyalar başıma yıkılmış gibi... Yazık günah değil mi, benim gibi binlerce hatta milyonlarca taraftarın yaşadığı şu üzüntüye? Ne Mancini’nin ne de yönetimin hakkı var mıydı güle oynaya  4.yıldızı takacağımız şu sezonu ayağımıza gelen bütün fırsatlara rağmen altın tepsiyle Fenerbahçe’ye hediye etmeye? Yazık, cidden çok yazık…
  Haftalardır yırtıyorum kendimi ‘’Bu iş bu adamla olmaz’’ diye. Yahu böylesine iyi bir Galatasaraylı olarak en çok ben istemez miyim bu takımın başarıdan başarıya koşmasını? Mancini’ye ne gibi bir gıcığım ya da kinim olabilir ki benim? Kendisinin 5.5 aylık Galatasaray kariyerindeki gözlemlerimden yola çıkarak yorum yapabiliyorum sadece. Ve o gözlemlerim de bana bu işin Mancini’yle olmasının imkansız olduğunu söylüyor... İşin özü bu sadece.
  Aşağı yukarı 30 maç oldu bu takımın başına geçeli, adam hiçbir maça bir önceki haftanın onbiriyle başlamadı. Bunun yanı sıra o formayı da asla ve asla adilce dağıtmadı. Hakeden oynamadı yani bu 30 maçlık süreçte. Mancini’nin canı o gün kimi oynatmak istediyse o adam giydi formayı. Bu kadar basit!
  Maç başlayacak, kadroya bakıyorum, 5 yabancıyla çıkmışız sahaya. Yedekteki 6. Yabancımız ise Chedjou. Sorarım sizlere, bir teknik direktörün sakatlık olmadığı takdirde maç içersinde stoper değiştirme olasılığı % kaçtır? Yani atıyorum, herhangi bir lig ya da avrupa kupası maçında, ‘’Oyunun gidişatına göre bakarım, takım istediklerimi yapamazsa şayet son yarım saatte Chedjou’yu sokarım.’’ der mi maçtan önce bir teknik direktör? Ya da ‘’Golü düşündüğüm için Chedjou’yu oyuna sürdüm.’’ demeci verebilir mi? Hepsini geçtim, maçı anlatan spiker  ‘’Chedjou kilidi açtı’’ cümlesini sarf edebilir mi?
  Arkadaş ya maça Chedjou’yla başlarsın ya da  kendisini o gün için bir daha düşünmezsin.  Bu kadar basit bir olaydır bu. Fakat Mancini’de nedenini anlayamadığım bir şekilde maç içerisinde stoper değiştirme hastalığı var. Ve sanırım dünya üzerinde böyle bir takıntısı olan tek antrenör kendisi!
  Kullansana kardeşim 6.yabancı hakkını Eboue ya da Hajrovic’ten yana! İster onbirde olsunlar ister kulübede. En azından maçın gidişatına göre bir hamle şansın olur. Ofansif anlamda oyuna müdahele etme şansın olur. Kalkıp da bana; ‘’Eboue sağ bek değil mi kardeşim? Nasıl ofansif müdahele olacak onun girişi?’’ demeyin şimdi. Canı top oynamak istediği zaman rakibin solunu hallaç pamuğuna çevirdiğini hepimiz gayet iyi biliyoruz.
    Belli ki Mancini maçtan önce Chedjou değişikliğini kurgulamış kafasında. Çünkü daha önce de bir çok kez yaptı buna benzer stoper değişiklikleri. Bu doğrultuda da 2.devre Chedjou’yu soktu oyuna. Efendim Semih’in belinde bir ağrı olmuşta zorlamak istememişler. Geçin kardeşim bu masalları. Muslera dizine dikiş attırıp oynadıktan sonra Semih Kaya’da azıcık bir bel ağrısı olmuş vız gelir! O yüzden bazı şeylere kılıf uydurmaya çalışmanın manası yok bence.
  Bu arada farkına vardım ki, sanırım takımın bu kötü deplasman performansının bir diğer nedeni de Selçuk İnan. Hiç birşey yapmıyor çünkü. Hatta takımı 1 kişi eksik oynatıyor diyebilirim. Tabi Selçuk’u oynatma pahasına Sneijder’in sola hapsedilip tüm üretkenliğinin elinden alınması da cabası... Hal böyle olunca, içeride en azından seyirci gazıyla pozisyonları bulan takım, deplasmanlarda Hint fakirini oynuyor… Gerçi bugün ilk 45’te yine Burak Yılmaz önderliğinde değerlendirilemeyen 3-4 tane %100’lük fırsat vardı. Geçtiğimiz sezon en azından pozisyona girdi mi atıyor diye pek ses çıkarmıyorduk Burak’a. Yoksa o zaman da faul yapıyordu, o zaman da ofsayta düşüyordu… Ama bu sezon girdiklerinin %90’ını kaçırdığı için tahammül sınırlarımızı iyice zorlar hale geldi. Her şeye rağmen, son 2 yılda atmış olduğu 45-50 golün hatrına daha fazla bir şeyler söylemeyeyim hakkında.
  Maçın önüne geçen olay ise bence 88.dakikada yaşandı. Artık rakip kaleye gidebilmek için son çareyi uzun toplarda gören ve sürekli olarak 70-80 metreye top şişirmeye başlayan oyuncularımız, şüphesiz  ‘’Drogba indirse de karambolde biri vursa keşke’’ ümidiyle gerçekleştiriyorlardı bu eylemi. İşte bu esnada Drogba’yı oyundan alıp önlibero Ceyhun’u kurtarıcı olarak sahaya sürmesi, Roberto Mancini’nin futbolu ancak yolda yürüyen herhangi bir bayan kadar bildiğinin ya da asıl hedefinin bu sezon şampiyonluğu Fenerbahçe’ye hediye edip, gelecek yıllar için sarı lacivetlilerin sempatisini kazanmak olduğunun göstergesiydi bence. Başka bir açıklaması olamaz çünkü bu değişikliğin!
  Evet sevgili Galatasaraylılar, şu saatten sonra bu sezon için şampiyonluktan bahsetmek biraz komik olur. Bu haftaya kadar her an inanmıştım 4.yıldızın bu sezon takılacağına. Hem de Mancini'de dahil olmak üzere yaşadığımız onca olumsuzluğa rağmen. Ancak ne var ki, sadece bizlerin inanması yetmiyormuş demek ki bazı şeylere. En başta doğru düzgün bir yönetime, sonrasında da adam gibi bir teknik direktöre sahip olmak gerekiyormuş. Bunu bir kez daha öğrenmiş olduk. Aksi halde şu an bizlerin yaşadığı gibi başınızdaki teknik direktör korkak ve futbol oynatma özürlüyse, o sezon elde edeceğiniz 2.lik ya da 3.lük bile oldukça anlamlı hale gelebiliyor ne yazık ki…

                                                       e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR