Bugüne kadar hep üslubumu bozmadan, belli bir saygı
çerçevesinde yazdım yazılarımı. Beni
tanıyanlar, yazılarımı takip edenler de eleştirilerimde hiçbir zaman hakarete ya
da ağır söylemlere kaçmadığımı gayet iyi bilirler. Şu an içimden çok farklı
şeyler yazmak geçiyor olsada, her zamanki gibi bana yakışanı yapacağım ve
kontrolümü fazla kaybetmeden yazmaya çalışacağım. Umarım başarılı olabilirim.
Çünkü gerçekten çok sinirliyim şu an!
Öncelikle büyük başkan Ünal Aysal’ı tebrik
ederek başlamak istiyorum. 3 yıl önce ’’enkaz’’ olarak devraldığı takımı zirveye çıkarıp sonra yeniden adım adım aynı enkaza doğru sürüklediği için!
Kişisel egoları ve burjuvazisini yediğim, bir halta yaramayan, 20-25 tane
zengin ihtiyarın babalarının malı gibi sahiplendiği kulüpten yayılmakta olan sözde ''Galatasaray Kültürü’’ uğruna futboldan anlayan ne kadar adam varsa gerek
yönetimden gerekse de teknik ekipten soyutlayıp, hayatında topa ayak vurmamış
adamları yönetici sıfatıyla ve futboldan sorumlu şahıslar olarak kulübe doldurduğu
için! Tabi takımın başına ‘’hoca’’ diye getirdiği konu mankeni de dahil buna!
Belki de 4 sene, 5
sene üst üste şampiyon olacak, avrupa’da yeniden tarih yazacak olan takımı, Fatih
Terim’i harcamak ve yönetim kurulu toplantılarındaki derebeyliğini kabul
etmeyen Ali Dürüst’ü saf dışı bırakmak uğruna bu noktalara sürükleyen bir
başkanın kulübüne olan sevgi ve saygısının benim nezdimde ciddi anlamda
sorgulanması gerekmektedir!
İşte Ünal Aysal’ın
hayalindeki Galatasaray! Daha Mart ayı bitmeden birer birer bütün hedeflerinden
uzaklaşmış, deplasmanlardan sonra kendi sahasında da maç kazanamaz hale gelmiş,
yavaş yavaş kaos eşiğine doğru sürüklenen bir Galatasaray… Ama bunların hiçbiri önemli
değil! Önemli olan, sözde profesyonelleşme adı altında futboldan anlamaz
iş adamlarını, sözde elit teknik direktör adı altında da golleri yedikten sonra
saçını düzeltmekten başka bir halt bilmeyen konu mankenini doldurmaktır kulübe!
Dolayısıyla da ‘’aslolan Galatasaray’dır’’ diyen adam şu an Milli Takım’ın
başında, ‘’Aslolan derebeylik
sistemidir’’ diyen insanlar ise Galatasaray’ın çeşitli kademelerinde!
Galatasaray
Tarihi’nin hiçbir döneminde böylesine sorumsuz, böylesine beceriksiz, böylesine
acemi bir başkan olmamıştır. Kongre üyeleri tarafından iktidarı devrilen Adnan
Polat’da dahildir buna!
Yazıklar olsun senin
gibi başkana! Yazıklar olsun senin başkanlığında toplanan o yönetim kuruluna!
Gelelim konu
mankenimize: 6 aydır eleştire eleştire dilimde tüy bitti artık. Vallahi de
billahi de bu takımın başına ister Yılmaz Vural’ı, ister Nurullah Sağlam’ı,
isterlerse de Hakan Kutlu’yu getirmiş olsalardı, bundan kötüsü olmazdı. Hatta
muhtemelen iyisi olurdu. Öylesine bir seçim yaptılar ki, karavananın da karavanası!
450 milyon Euro'luk
rekor transfer bütçesiyle bile hiçbir başarı elde edememiş olan Mancini’yi
maddi olanakların sözde kısıtlı olduğu şu sezonda hem de sezon ortasında
takımın başına acaba ne düşünerek, hangi amaçla getirdi Ünal Aysal? Muhtemelen
sordu kendisine, ‘’Benim monarşik düzenimde görev almak ister misin?’’ diye, o
da bizden başka kimse kendisine iş verme niyetinde olmadığı için balıklama
atladı tabi bu teklife…
Bugün bu adamın
futbolu bilmediği, teknik direktörlükle uzaktan yakından alakasının olmadığı,
ligimizdeki (yerli-yabancı farketmeksizin) en kötü teknik direktör olduğu, geldiği
günden bu yana ben diyim 10, siz deyin 20.kez ispatlanmıştır.
Öyle ki, haftalardır
18’e almadığı Burdisso’yla maça başlaması, sonra o Burdisso’nun yaptığı akıl
almaz hatalarla defansı evlere şenlik hale getirmesi ve sonuç olarak artık bir klasik halini alan ‘’maç
içerisinde stoper değişikliği’’ hadisesine bir kez daha başvurması; ilk 45’te nihayet
forvet arkasında kullanmaya karar verdiği ve bunun ne kadar doğru bir tercih
olduğunu gerek attığı golle gerekse de devre boyunca bütün atakları yönlendirmesiyle gözler önüne seren Sneijder’i, ikinci 45’te yeniden sol tarafa
yollaması; orta sahanın iyiden iyiye düştüğü bölümde direnci arttıracak bir
değişiklik yapmak yerine Selçuk-Hajrovic değişikliğine giderek orta sahayı
hepten dirençsiz hale getirmesi ve ikinci 45 dakikada sağlı sollu akınlarla
kalemize gelen Bursaspor’un bu ataklarına hiçbir şekilde çare bulamaması
futbolu hiç bilmeyen adamın bile gözüne sokar bazı şeyleri!
Evet senin gibi
teknik direktöre de yazıklar olsun! Ama senden ziyade seni o göreve layık
görenlere ve hala orada tutanlara yazıklar olsun!
Tek dayanakları ‘’3
kuluvarda da ilerliyoruz’’ olan Mancini fanboyları bakalım şimdi nasıl
savunacaklar idollerini? An itibariyle elimizde sadece buçuk hedef kaldı çünkü.
Ki ben bu Galatasaray’ın Bursaspor’u gidip Bursa’da eleyeceğine %10 bile
ihtimal vermiyorum. Umarım yanılırım…
Değil top oynamak,
ayakta durmaya bile gücü olmadığı en sonunda yaşadığı adele sakatlığıyla
ortaya çıkan Selçukla, her geçen gün gol vuruşları biraz daha geriye giden
Burakla, bunların dışında bireysel performansları gerek geçen sezondan gerekse
de bu sezon başından çok daha gerilere gitmiş olan neredeyse bütün takımla
hangi başarılar yakalanabilir, ya da hangi hedeflere yürünebilir sorarım
sizlere???
Bütün oyuncularının
bireysel performanslarını 6 ay öncesiyle bile mukayese edersek bu kadar
gerilere götürmüş olan, Dünya Kupası aşkına canını dişine takan Melo haricinde
bütün takımı dibe vurduran bu adama daha ne kadar sabır ve müsemma gösterecek
acaba birileri???
İlle taraftar mı el
atsın olaya? Sürekli protestolarda bulunsun, yönetimi-hocayı istifaya çağırsın,
oyunculara tepki göstersin, takıma sırt dönsün... Bu mudur yani istenilen? Şu
an bütün herkesin sinirleri keman yayı gibi gerilmiş durumda. Olası bir
Fenerbahçe mağlubiyetinde maddi manevi çok ağır bir fatura çıkacaktır ortaya
benden söylemesi… En azından bu gerçeğin farkında olsa da birileri, ne yapıp
edip şu Fener maçını kaybetmeseler. Yoksa olacakları düşünmek bile istemiyorum…
Sözün özü; 2 sene
boyunca tırnaklarıyla kazıya kazıya zirveye çıkmış ve orada kalıcı olma
niyetindeki takımı 6 ay gibi bir sürede bu noktalara getiren Ünal Aysal ve
Mancinin ikilisinin biraz olsun şerefi ve haysiyetleri varsa acilen istifa
ederler! İstifa da bir hizmettir ve yeri geldiğinde bu hizmeti sunabilecek
erdemi gösterebilmek sağlam bir karakter ister!
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR