Sanırım bu adam
yüzünden en sonunda sinir hastası olacağım. Vallahi de billahi de bu kadar
sıkıntı hayra alamet değil insan vücudu için… İnanın bana, Galatasaray
Tarihi’nin Reinhard Saftig dahil gördüğü en kötü teknik direktör! Hatta her
zaman söylediğim gibi ‘’kağıttan’’ teknik direktör!
Son 2 sezonda
Türkiye Ligi’ne ambargo koymuş, Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalin kapısından
dönmüş, Fenerbahçe’yi şamaroğlanına çevirmiş Galatasaray’ı düşürdüğü şu hallere
bakar mısınız?
Mancini’nin deplasman
kazanama özürlü olduğunu sağır sultan bile öğrendi zaten. Tek tesellimiz iç
sahada aldığı farklı galibiyetlerdi. Ancak bu akşam itibariyle ona da bir son
verdi. Hem de lig sonuncusu Kayserispor’a karşı…
Chelsea maçında
oynanan aciz, basiretsiz ve ruhsuz futbol bütün Galatasaray taraftarını
kahretmişti şüphesiz. Öyle ki, hafta arası ultraslan tarafından sert bir
bildiri yayınlandı. Yönetimden de buna jet hızında bir yanıt geldi.
Taraftarından futbolcusuna, yöneticisinden teknik direktörüne kadar herkesi tek
yumruk, tek yürek olmaya davet eden bu yanıt metninin özü bu akşam Türk Telekom
Arena’da gördüklerimiz olmasa gerek! Umarım öyledir yani...
Mancini denen zatı
muhteremde gerek performans gerekse de moral olarak dibe vurmuş takımı ayağa
kaldırabilecek en ufak bir motivasyon tekniği olmadığını da öğrenmiş olduk.
Yani hocalığı ne kadar kötüyse, moral-motive konularında da o kadar kötü…
Yazık günah değil mi
bu adama ödenen milyonlarca eurolara? Yazık günah değil mi bu adam istedi diye yeni
takım kurma adına transfer döneminde harcanan onca paraya? Yazık günah değil mi
başarılarla geçen 2 sezonun ardından ‘’bu yıl çok daha güzel şeylere şahitlik
edeceğiz’’ ümidiyle ordan burdan kıstığı paralarla kombine alan, bilet alan
taraftara? Hepsinden öte, yazık günah değil mi şampiyonluğun en büyük favorisi
olarak başladığımız, 4.yıldızı güle oynaya takmamız beklenen şu sezonda 2.lik-3.lük hesapları yapar hale gelmiş
oluşumuza?
Beyefendi maçtan
sonra çıkmış ‘’Bu takımı ben kurmadım’’ diyor. Gelmeseydin kardeşim o zaman.
Zorla mı getirdik seni? İp mi attık boynuna? Onu da bir kenara koy, devre
arasında 9 tane yeni oyuncuyu kim aldırdı peki? Eğer sana sormadan yönetim
kendi kafasına göre futbolcu transferi yapıyorsa zaten sana binlerce kez yazıklar olsun ki hala o görevin
başındasın!
Haftalardır takıma
5 kuruşluk faydası dokunmayan Selçuk’u en sonunda taraftar tarafından
istenmeyen adam haline getirdiğin için mi bazılarının gözünde büyük hocasın?
Yoksa tam form tutmaya başladığı dönemde Chedjou’yu tribüne mahkum ettiğin için
mi? Ya da dünyanın sayılı 10 numaralarından biri olan Sneijder’i sol çizgiye
hapsedip bitirdiğin için mi?
Geldiğin günden bu yana
ne bir taktik oturtabildin bu takıma, ne bir sistem ne de oyun felsefesi…
Bir gün kalktın ‘’Aman kontrollü oynayın’’ dedin, öbür gün ‘’İleride basın.’’
Bir maç ‘’Rölantide götürün.’’ dedin, diğer maç ‘’Allah ne verdiyse saldırın.’’ Gün geldi ‘’Önce
savunma’’ dedin, bir zaman geçti ‘’Atabildiğin kadar atmaktır önemli olan’’a
döndün. Hal böyle olunca futbolcular de ne yapacaklarını, ne oynayacakalarını
şaşırdılar artık… Bildiklerini de unuttular yani…
Bana bir oyuncumuzu gösterin ki, performansı Mancini döneminde artış göstermiş olsun! Ya da tam
tersi, bir oyuncumuzu gösterin ki, performansı Mancini döneminde geriye gitmemiş
olsun! Futboldan biraz olsun anlayan herkes şu sorduğum 2 soruya da herhangi bir
isim veremezler.
‘’Ben oldum
havasına’’ girip 2 sezon önceki halini mumla aratan Selçukla, sol tarafta bütün
üretkenliği ortadan kaybolan Sneijderle, tek özelliği olan ayak içiyle
son vuruş yapma becerisini de yitirmiş
Burakla, kapasitesi belli Umutla, kurtarıcı diye oyuna sokulması komedyenlere espri malzemesi
çıkaran Sabri’yle bu işin olamayacağının neredeyse 6 aydır farkına varamayan
Mancini’ye hala ve hala tölerans gösteren Ünal Aysal ve yönetimiyle de bu işin
olması imkansız demek ki…
Bu saatten sonra
şampiyonluğunu ş’sini ağızına alan Alice Harikalar Diyarı’nda yaşıyor demektir.
Dolayısıyla konsantre olunması gereken asıl hedef 9 yıldır hasret kaldığımız
Türkiye Kupası ve ligi de Fenerbahçe’nin ardından 2. bitirip Şampiyonlar Ligi’ne
direkt katılma hakkı elde etmek olmalıdır. Tabi bunların dışında, alınacak
farklı bir Fenerbahçe galibiyeti de taraftarın bazı şeyleri mazur görmesi için
fazlasıyla yetecektir. Ancak ne var ki, takımın başında Mancini varken bu
hedeflerin gerçekleşme ihtimali konusunda insan ne oranda ümitli olabilir
bilemiyorum…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR