Aylardır farkına varamadığımız bir gerçek var ki, sadece iç
saha maçlarını kazanarak şampiyon olmamızın imkansız olduğu. Hele ki puan
tablosunda kovalanan değil, kovalayan konumundayken…
Roberto Mancini
takımın başına geçeli tam 5 ay oldu. Ancak gelin görün ki, koskoca 5 aylık
zaman zarfında topu topu 3 deplasman galibiyeti var. Onların da biri kupa
maçında Tokatspor’a karşı, diğer ikisi ise puan cetvelinin en altındaki Kayseri
temsilcilerine... Ama her ne hikmetse ortada böylesine başarısız bir deplasman
karnesi olduğu halde, Mancini’yi ‘’büyük hoca’’ ya da ‘’taktik deha’’ ilan eden
onlarca insan tanıyorum. Demek ki sadece iç sahada maç vermiyor olmak, bu
ünvanları kolaylıkla elde edebilme adına fazlasıyla yeterli oluyormuş bizim
ülkemizde…
Takıma savunma
yapmayı öğrettiği savunuluyor mesela Mancini’nin. Ancak aynı Mancini'nin takımının deplasmanlarda maç
başına kaç gol pozisyonu bulabildiğinden kimseler bahsetmiyor mesela. Demek
ki savunma yapmayı öğretirken, hücum yapmayı unutturmuş bu beyefendi takıma!
Gerçi bugünkü mağlubiyeti
tamamıyle Mancini’ye yüklemek haksızlık olur. Çünkü maç 1-0’ken Umut ve
Sneijder'in kaçırdığı 2 pozisyon var ki, uğraşsan kaçıramazsın… Umut penaltı
noktasının bile 1 metre önünde buluştuğu topu kaleye dahi gönderemedi, Sneijder
ise 3 metre mesafeden auta attı… Zaten
senelerdir söylerim, ‘’Bu gol kaçırma hastalığından kurtulduğumuz gün her
anlamda çok daha büyük güzellikler bizim olacak.’’ diye. En basiti, o 2 pozisyondan
biri golle sonuçlanmış olsa iyi oynamamamıza rağmen sahadan 3 puanla ayrılmış
olacaktık.
Bildiğim bir gerçek var
ki, Galatasaray gibi bir takımın iç saha performansıyla dış saha performansı arasında bu denli uçurum olmamalı. Deplasman
maçlarımızda bir izleyici olarak uykum geliyor cidden. Böylesine düşük tempoda
ve üretkenlikten oldukça uzak bir futbol oynamaya hakkımız olmamalı diye
düşünüyorum. Şüphesiz bu durumu değiştirmesi gereken kişi Roberto Mancini.
Ancak 5 ay boyunca bu konuda 1 arpa boyu mesafe kat edememiş birisinden,
sezonun sonları yaklaşırken mucize beklemek hayalcilik olsa gerek! Hal
böyleyken de tüm kalbimle istememe rağmen şampiyonluktan çok yüksek sesle
bahsedemeyiz sanırım…
Haftaya Akhisar’ı
Arena’da rahat geçeriz, Fenerbahçe’nin ise Avni Aker’den 3 puanla dönebilmesini
pek olası görmüyorum. Varsayalım ki söylediğim gibi gelişti her şey ve puan
farkı 3 ya da 4’e indi. Ne değişecek ki? Ertesi hafta yine deplasman, yine
hüsran… Belli ki bu durum sezon sonuna kadar böyle devam edecek. Puanları
3-1-3-1 şeklinde toplayacağız yani.
Kısacası 4.yıldızı
güle oynaya takacağımız şu sezonda, şampiyonluğu Fenerbahçe’ye hediye etmek
için elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz ya aylardan beri, yanıyorum
yanıyorum en çok buna yanıyorum….
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR