Yıllardır kendi kendime sorar dururum:‘’Galatasaray’ın
bitmek, tükenmek bilmeyen bu gol kaçırma hastalığı acaba ne zaman sona erecek?’’
diye. Öyle maçlar oldu ki, bu beceriksizliğimiz yüzünden rakibi ezdiğimiz halde
sahadan mağlubiyet ya da beraberlikle ayrılmak zorunda kaldık. Tabi bu durum
her seferinde fazlasıyla üzdü bizleri… Bugün deaynı şeyi bir kez daha
yaşayabilirdik...
Hiç hesapta yokken
Eskişehirspor takımı gitmiş en ufak bir iddiası kalmamış Diyarbakır BŞB’ye
mağlup olmuş. Bu sayede bize de piyangodan çıkarcasına grubu lider bitirme
fırsatı doğmuş. Bu doğrultuda Hamza Hoca’da sahaya sürmeyi planladığı on birde
değişikliğie gitmiş ve aslar ağırlıklı bir kadroyla çıkmış sahaya. Yani ‘’Kazanalım
da bugün, gelecek hafta deplasmanda bize ters gelen Gençlerbirliği’yle değil kendi
sahamızda Konya Torku ile oynayalım’’ demiş. Buraya kadar her şey çok güzel.
Ancak ondan sonrasında bir takım sıkıntılar var.
Bugün 90 dakika
boyunca girdiğimiz pozisyonların en azından 3’te 1’ini falan değerlendirmiş
olsak muhtemelen ilk maçtaki 9-1’lik skor bile gölgede kalırdı. Kaç tane
pozisyona girdik, kaleye kaç şut attık inanın sayamadım. Bir ara ekranda 32 şut
ibaresini gördüğümü hatırlıyorum. Fakat gelin görün ki böylesine ezici
üstünlükle oynadığımız bir karşılaşmadan zar zor galip ayrılıyoruz. Bu işte bir
anormallik var bence…
Ceza sahası içersinde oyuncu isimleri farketmeksizin
takım olarak bizi bu denli beceriksiz kılan nedir acaba? Yıllardır değişen onca
yönetime, onca antrenöre, onca da futbolcuya rağmen bu hastalığa hiçbir şey
çare olamadıysa söylenebilecek çok da fazla bir şey bulamıyor insan… Vardır bunda
da bir hayır diyelim ve bunca eleştiriden sonra biraz da güzel şeylerden
bahsedelim.
Kendi kendimize
zora soktuğumuz karşılaşmayı her şeye rağmen kazanmış olmak ve grubu lider
tamamlamak sevindirici elbet. Az önce de söylemiş olduğum gibi tek maçlı eleminasyon
turunda gelecek hafta kendi sahamızda Konya Torku’yla oynayacağız. Bu
akşamkinden bir parça daha becerikli olabilirsek şayet turun favorisi olduğumuz
aşikar.
Uzun zamandır forma
bulamayan oyuncularımızdan bazı pozisyonlarda çok basit hatalar yapmış olsa da
genel anlamda Yasin’in performansı ve özellikle ikinci 45 dakikada Tarık Çamdal’ın
hücuma katkısı benden geçer not aldı diyebilirim. Aynı şekilde kaçırdığı
penaltı dışında Felipe Melo’da hatasız oynadı bu akşam. Fakat hazır konusu
açılmışken söylemeden edemeyeceğim: Melo’ya bir antrenör neden penaltı attırır
cidden çok merak ediyorum. Geldiği günden bu yana takımın penaltıcıları
arasında olmasına rağmen cidden çok kötü penaltı kullanıyor. Yani kaleci
atacağı köşeyi doğru tahmin ettiği takdirde (ki bu da %50’lik hiç de yadsınamaz
bir oran) Melo’nun vuruşunu kurtaramaması imkansız gibi bir şey. Öylesine yavaş
gönderiyor ki topu, neden böyle bir tercihte bulunuyor gerçekten anlaması güç! Dolayısıyla
rica ediyorum, lütfen bundan sonra penaltı olduğu zaman Melo topun başına
gelmesin. Hadi bu akşam neyse de lig maçlarında bize bu korkuyu yaşatmaya hakkı
yok!
İnişli çıkışlı bir
grafik sergilediğimiz kupa maçlarının grup aşamasını herşeye rağmen istediğimiz
noktada tamamladığımıza göre kafamız rahat bir şekilde Pazartesi akşamı
Eskişehirspor ile oynayacağımız lig karşılaşmasına konsantre olabiliriz.
Gençlerbirliği ve Bursaspor maçlarında puan kaybetme kredimizi fazlasıyla
tükettiğimiz için Fenerbahçe ve Beşiktaş kazandığı sürece biz de ne yapıp edip
maçlarımızı kazanmak zorundayız artık…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR