4 Şubat 2015 Çarşamba

Gol Kaçırma Yarışı

 Yıllardır kendi kendime sorar dururum:‘’Galatasaray’ın bitmek, tükenmek bilmeyen bu gol kaçırma hastalığı acaba ne zaman sona erecek?’’ diye. Öyle maçlar oldu ki, bu beceriksizliğimiz yüzünden rakibi ezdiğimiz halde sahadan mağlubiyet ya da beraberlikle ayrılmak zorunda kaldık. Tabi bu durum her seferinde fazlasıyla üzdü bizleri… Bugün deaynı şeyi bir kez daha yaşayabilirdik...
  Hiç hesapta yokken Eskişehirspor takımı gitmiş en ufak bir iddiası kalmamış Diyarbakır BŞB’ye mağlup olmuş. Bu sayede bize de piyangodan çıkarcasına grubu lider bitirme fırsatı doğmuş. Bu doğrultuda Hamza Hoca’da sahaya sürmeyi planladığı on birde değişikliğie gitmiş ve aslar ağırlıklı bir kadroyla çıkmış sahaya. Yani ‘’Kazanalım da bugün, gelecek hafta deplasmanda bize ters gelen Gençlerbirliği’yle değil kendi sahamızda Konya Torku ile oynayalım’’ demiş. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak ondan sonrasında bir takım sıkıntılar var.
  Bugün 90 dakika boyunca girdiğimiz pozisyonların en azından 3’te 1’ini falan değerlendirmiş olsak muhtemelen ilk maçtaki 9-1’lik skor bile gölgede kalırdı. Kaç tane pozisyona girdik, kaleye kaç şut attık inanın sayamadım. Bir ara ekranda 32 şut ibaresini gördüğümü hatırlıyorum. Fakat gelin görün ki böylesine ezici üstünlükle oynadığımız bir karşılaşmadan zar zor galip ayrılıyoruz. Bu işte bir anormallik var bence…
  Ceza sahası içersinde oyuncu isimleri farketmeksizin takım olarak bizi bu denli beceriksiz kılan nedir acaba? Yıllardır değişen onca yönetime, onca antrenöre, onca da futbolcuya rağmen bu hastalığa hiçbir şey çare olamadıysa söylenebilecek çok da fazla bir şey bulamıyor insan… Vardır bunda da bir hayır diyelim ve bunca eleştiriden sonra biraz da güzel şeylerden bahsedelim.
   Kendi kendimize zora soktuğumuz karşılaşmayı her şeye rağmen kazanmış olmak ve grubu lider tamamlamak sevindirici elbet. Az önce de söylemiş olduğum gibi tek maçlı eleminasyon turunda gelecek hafta kendi sahamızda Konya Torku’yla oynayacağız. Bu akşamkinden bir parça daha becerikli olabilirsek şayet turun favorisi olduğumuz aşikar.
  Uzun zamandır forma bulamayan oyuncularımızdan bazı pozisyonlarda çok basit hatalar yapmış olsa da genel anlamda Yasin’in performansı ve özellikle ikinci 45 dakikada Tarık Çamdal’ın hücuma katkısı benden geçer not aldı diyebilirim. Aynı şekilde kaçırdığı penaltı dışında Felipe Melo’da hatasız oynadı bu akşam. Fakat hazır konusu açılmışken söylemeden edemeyeceğim: Melo’ya bir antrenör neden penaltı attırır cidden çok merak ediyorum. Geldiği günden bu yana takımın penaltıcıları arasında olmasına rağmen cidden çok kötü penaltı kullanıyor. Yani kaleci atacağı köşeyi doğru tahmin ettiği takdirde (ki bu da %50’lik hiç de yadsınamaz bir oran) Melo’nun vuruşunu kurtaramaması imkansız gibi bir şey. Öylesine yavaş gönderiyor ki topu, neden böyle bir tercihte bulunuyor gerçekten anlaması güç! Dolayısıyla rica ediyorum, lütfen bundan sonra penaltı olduğu zaman Melo topun başına gelmesin. Hadi bu akşam neyse de lig maçlarında bize bu korkuyu yaşatmaya hakkı yok!
  İnişli çıkışlı bir grafik sergilediğimiz kupa maçlarının grup aşamasını herşeye rağmen istediğimiz noktada tamamladığımıza göre kafamız rahat bir şekilde Pazartesi akşamı Eskişehirspor ile oynayacağımız lig karşılaşmasına konsantre olabiliriz. Gençlerbirliği ve Bursaspor maçlarında puan kaybetme kredimizi fazlasıyla tükettiğimiz için Fenerbahçe ve Beşiktaş kazandığı sürece biz de ne yapıp edip maçlarımızı kazanmak zorundayız artık…
  
                                                              e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR