22 Şubat 2015 Pazar

Sen Hep Böyle ASLAN Gibi Savaş!

  Ama öyle ama böyle derken birer birer kayıpsız geçiyoruz haftaları. Ne diyelim, Allah’a şükürler olsun. Özellikle son yıllarda oldukça zorlandığımız Bursa, Eskişehir, Sivas gibi deplasmanların hepsini bu sezon kayıpsız tamamlamamız mükemmel oldu bizim için.
  Bugün de dondurucu soğuk önünde Sivasspor karşısındaydık. Hamza Hoca ligin ikinci devresinde döndüğü 4-3-3 görünümlü 4-5-1’e bu hafta da devam dedi. Sahaya çıkardığı takım, sakat Melo dışında geçen haftanın kazanan on biriydi. Melo’nun boşluğunu da Hamitle doldurmak istemişti.
  Karşılaşmaya pek etkili başlayamadık açıkçası. İlk 8-10 dakika topun ağırlıklı olarak Sivasspor’da kaldığı ve oyunun bizim yarı alanımızda oynandığı bir bölüm oldu. Ancak bu baskıyı kırıp rakip kaleye çok adamla gidebildiğimiz ilk pozisyonda golü bulduk. Sağ kanatta Bruma’nın pasıyla çizgiye doğru inen Sabri’nin güzel ortasında, Selçuk kafayla arka direğe doğru aşırdı, top Yasin’in önünde kaldı. Yasin’de sol ayağının üstüyle Korcan’ın uzanamayacağı yere bıraktı.
  Erken gelen gol Sivassporlu oyuncuları demoralize edebilir diye düşündüm ama pek öyle olmadı. Hatta tam tersine beraberliği yakalamak adına daha çok saldırmaya başladılar. Özellikle Chahechouhe, Utaka, İbrahim Akın üçlüsü savunmamızı oldukça zorladı. Hele ki İbrahim Akın’ın 5 metreden kaçırdığı bir gol vardı ki, atması daha kolay…
  Rakibin üzerimizde kurduğu baskıyı kabullenen ve sadece kontra ataklarla 2.golü düşünen takımımız, Burak Yılmaz’ın ayağından 2 net fırsattan yararlanamadı. Biri kaleci Korcan’dan döndü, diğeri ise direkte patladı…
  Dakikalar 39’u gösterirken ceza sahası sol yan çizgisinin 2 metre kadar dışında Olcan’ın topu rakipten tertemiz alışına faul çalan Hüseyin Göçek, Sivasspor’a adeta 1 gol hediye etmiş oldu! İbrahim Akın’ın ortasında bizim golümüzdekine benzer bir şekilde top arka direkte Chahechouhe’nin önünde kaldı. O da aynı Yasin gibi topu ağlarla buluşturdu.
  Haftalardır susuyoruz ama artık yeter! Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye sürekli olarak bedavadan penaltıların çalındığı ligimizde, tam tersine Galatasaray’ın aleyhine bu kadar çalışıldığı, bu da yetmezmiş gibi hemen her maçımızda en az 1 penaltımızın güme gittiği bu düzende kimlerin neye hizmet ettiği ve neyi amaçladığı çok net bir şekilde ortada bence! Ancak burada iş Galatasaray Yönetimi’nde biter. Çıkıp Aziz Yıldırım’ın yaptıklarının en azından %30’unu yapsalar, kimseler Galatasaray’ı bu kadar rahat bir şekilde sabote etmeye çalışamaz. Fakat ne yazık ki başta başkanımız Duygun Yarsuvat olmak üzere yönetim kurulumuzdakilerin hiçbiri, hiçbir şekilde kulübümüzün haklarını savunmuyorlar… Koskoca Galatasaray’ın bu kadar sahipsiz kalması yazık… Cidden çok yazık…
  1-1’le geçilen devrenin ardından Hamza Hoca ikinci yarıya oyuncu değiştirerek başlar diye düşündüm ama yanıldım. Herhangi bir hamle gelmedi çünkü.
  İkinci 45 dakikaya da etkili başlayan taraf Sivasspor’du. Yine benzer bir başlangıç yaparak oyunu bizim yarı alanımıza yığdılar. Fakat ne var ki, aynı maçın başında olduğu gibi bu baskıyı kırıp rakip kaleye gittiğimiz ilk pozisyonda golü bulduk. Sol taraftan Olcan’ın taşıyıp ortaya çıkardığı topa, Yasin penaltı noktası hizasından çok kötü vurdu. 6 pas üzerinde son anda kayarak dokunan Burak’ın vuruşu ise direkten dönüp kendi bacağına çarptı ve tıngır mıngır ağlara gitti. Şans bu sefer bizim yanımızdaydı anlayacağınız.
  Sivasspor’un bu geceki en büyük şanssızlığı, hep iyi oynadığı bölümlerde geriye düşmesi oldu. Tabi olaya tersinden bakacak olursak, bizim de iyi oynamadığımız anlarda öne geçmemiz büyük şanstı.
  2-1’den sonra moral üstünlüğü ele alan Galatasaray, maçın başından itibaren ilk kez topa hükmetmeye ve ayağa bol pas yapmaya başladı. Bana göre gecenin gizli kahramanı Selçuk İnan önderliğinde topu sahanın hemen her metre karesinde gezdirmeye başladık.
  Hamza Hoca’nın, attığı gol dışında fazla etkili olamayan Yasin’i Alex Telles’le değiştirmesi takıma pozitif etki yaptı. Nitekim, Telles oyuna girdikten birkaç dakika sonra Sneijder’in pasıyla hareketlenen Burak’ın sağ taraftan yaptığı ortaya sol ayak içini koyarak takımının bu geceki 3.golünü kaydetti.
  Hazır Burak Yılmaz demişken, Hamza Hoca’yla birlikte müthiş bir çıkış yakaladı. Açıkçası son 2 yılda bu kadar  iyi olduğu bir başka dönem hatırlamıyorum. Her hafta üzerine biraz daha koyarak devam ediyor. Ve böyle devam ettiği sürece de takımı adına durdurulması oldukça güç bir silah…
  Sonraki bölümde nazar olsa gerek, Burak’ın sakatlanarak oyundan çıkması Hamza Hoca’ya arka arkaya 2 değişiklik yaptırdı. Önce Burak’ın yerine Emre Çolak girdi. Ancak bu sefer de top hiç ilerde kalmamaya başladı. Bunu hemen fark eden Hamza Hoca, bu kez diğer golcüsü Umut’u aldı oyuna.
  Son dakikalarda Sivasspor’un neredeyse 10 oyuncusuyla kalemize yüklenmesi onlara golü getirdi. 85.dakikada ceza sahası içinde topu önüne alan İbrahim Akın, aradaki farkı 1’e indirerek son dakikara takımını umutlu soktu.
  Tabi skorun 3-2’ye gelmesi ister istemez bizlerin aklından ‘’Acaba?’’ lar geçmesine sebebiyet verdi. Ancak neyse ki korkulan olmadı ve 90+4’te gelen Hüseyin Göçek’in son düdüğüyle Galatasaray’ımız bu haftayı da kayıpsız tamamladı.
  Özellikle deplasmanlarda çok iyi oynamıyoruz kabul. Kendi sahamızdaki maçlarda da 90 dakikanın tamamında oyunu forse eden, rakip kaleyi abluka altına, sağlı sollu ataklar geliştiren bir Galatasaray göremiyoruz ona da kabul. Ancak bir gerçek var ki, bu takım bir şekilde maçlarını kazanıyor. Rakiplerin alenen kollandığı şu sezonda, kendi maçlarını 3 puanla tamamlayabilmek için elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Oyuncular en azından savaşıyor, mücadele ediyor. Ve hepsinden önemlisi ligin başlarında değil gol atmak, pozisyona girmede bile inanılmaz derecede zorlanan bu takım, şimdilerde hemen her maçı bol gollü kazanıyor. Kısacası işler şu an için iyi gidiyor ve iyi gittiği sürece de bize çok fazla bir şey söylemek düşmez…

  
                                                           e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR