28 Şubat 2015 Cumartesi

Lideri Bekle Kadıköy!

  Geçen hafta Fenerbahçe’nin kendi sahasında Akhisar’a kaybetmesinden sonra bu akşam Kayseri Erciyes’in de Galatasaray’a sürpriz yapmasını bekleyenlerin sayısı azımsanamaz seviyedeydi. Özellikle takım iskeletinin olmazsa olmazları Burak ve Melo’nun yokluğunda orta saha ve forvette sıkıntılar yaşayacağımızı düşünenler, karşılaşmanın başlamasıyla birlikte hayal kırıklığına uğramışlardır sanırım. Çünkü maça öyle bir başlangıç yaptık ki, ilk 20-25 dakikalık bölümde Kayseri Erciyes takımını sahadan adeta sildik. Zaten gol de çok erken geldi. Henüz 5.dakikada Bruma’nın sert şutunu güçlükle çelebilen kaleci Zülküf, dönen topa Umut Bulut’un vurduğu kafaya bir şey yapamadı ve top ağlara gitti.
  Golün verdiği moralle iştahımız iyice arttı. Sağlı sollu ataklarla rakip kaleyi abluka altına aldık resmen. Ancak ne var ki, hemen her hafta olduğu gibi son vuruşlarda yine biraz şanssız, biraz da beceriksizdik!
  Dikkat ettiyseniz, Galatasaray Hamza Hoca’yla beraber başladığı periyotta, oynadığı karşılaşmaların tamamına yakınında, ilk düdükle beraber rakip üzerinde yoğun baskı kurup 10-15 dakika içinde golü buldu. Ancak golden sonraki süreçte girdiğimiz pozisyonları değerlendirip değerlendiremememiz bizim açımızdan o maçın rahat ya da sıkıntılı geçmesinde belirleyici etken oluyor. Mesela bugün 2.yi atamadık ve devamında Kayseri Erciyes’in ilk atağında Vleminckx’in ayağından bulduğu gol ‘’Rahat geçer’’ dediğimiz maçı bir anda zora soktu gibi oldu. Oysa ki 1-0’dan sonra özellikle Bruma ve Umutla yakaladığımız fırsatları değerlendirmiş olsak, belki de güle oynaya tarihi farka gidecektik.
  Konuk ekibin beraberlik golünü atmasıyla biraz demoralize olduk sanki ve oyundan düşmeye başladık. Bu doğrultuda, ilk 20-25 dakikanın oyunu forse eden, rakibi kendi on sekizine hapseden Galatasaray’ı ortadan kayboldu. Ve devre bitimine kadar da gözükmedi.
  İkinci 45’e de on birini bozmadan başladı Hamza Hoca. Belli ki inanıyordu takımına. Oyuncularımız da hocalarının bu güvenini boşa çıkarmak istemezcesine ilk yarıdaki başlangıcın bir benzerini yaptılar. Aynı, karşılaşmanın başında olduğu gibi oyunu bir anda rakip kaleye yığdık ve sağlı sollu ataklar geliştirmeye başladık. Durum böyle olunca gol yine gecikmedi. Rakip yarı alanın sağ tarafından kazandığımız uzak mesafeli serbest vuruşta topun başına geçen Selçuk İnan kale sahasına doğru mükemmel ortaladı. 6 pas köşesinden yükselen Chedjou’da yaptığı kafa vuruşuyla takımını yeniden öne geçirdi.
  Golün sonlara kalmaması şüphesiz çok rahatlattı bizi ve oyundaki moral üstünlüğün tekrar bize geçmesini sağladı. Bu bölümde Hamza Hoca’da yaptığı değişikliklerle hem takıma dinamizm kattı hem de oyunu biraz soğutmuş oldu.
   2-1’den sonra kontrollü bir oyun anlayışı benimseyen ve rakibi genellikle kendi yarı alanında karşılayan takımımız, özellikle Hamit Altıntopla çok sayıda top kazandı ve kazandığı bu toplarla ani ataklar geliştirdi. Ancak ne var ki, bu ataklarda genellikle Bruma’nın günden güne gerileyen adam geçme kabiliyetiyle yüzleşmek zorunda kaldık…
  Son yarım saatte sürekli olarak kaleyi yoklayan ve bir şutu da üst direkte patlayan Sneijder, nihayet 90+1’de attı golünü. Alex Telles’in rakip yarı alan ortalarının sol çaprazında düşürülmesiyle boşta kalan topu bir anda önüne aldı ve ceza sahasına doğru kat etti. İçeri girer girmez yaptığı vuruş Zülküf’ten dönse de, 2.hamle de topu filelerle buluşturmayı başardı ve gecenin kapanışını yapan isim oldu.
  Evet, yavaş yavaş ligin kritik haftalarına girmeye başladığımız şu günlerde maçlarımızı bir şekilde kazanıyor olmak en önemli şey. Takım savunmasında bireysel ve genel anlamda bazı sıkıntılar yaşayan arkadaşlarımızın, her geçen gün performanslarını arttırmaları tek temennimiz. Çünkü Kadıköy’e her anlamda avantaj sahibi olarak gidiyoruz ve çok uzun süre ele geçirmeyi beklediğimiz bu liderlik koltuğundan inmeyi hiç ama hiç istemiyoruz! Ne diyelim, umarım her şey dilediğimiz, istediğimiz gibi olur…

                                                                      e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR