9 Şubat 2015 Pazartesi

Şans Bu Sefer Bizimle

  Son yıllarda Eskişehir deplasmanını hep puan kaybıyla geçiyor oluşumuz, bu akşama dair bir karamsarlık beslememize sebep oluyordu şüphesiz. Ancak Fenerbahçe’nin 2 puan bıraktığı haftada ayağımıza gelen bu fırsatı da değerlendirmek zorundaydık.
  Sabri, Burak ve Semih’in yokluğunda Hamza Hoca’nın takımı nasıl kuracağını cidden çok merak ediyordum. Çünkü son dönemlerde Hamza Hoca’da kadro üzerinde enteresan tercihler yapabiliyor. Örneğin, geçen hafta Alex Telles’in sol açık, Koray Günter’in de sağ bek oynaması gibi. Fakat doğrusunu isterseniz bugün sahaya sürdüğü on bir, mevcut şartlar altında yapılabilecek en mantıklı on birlerden biriydi. Belki Yekta yerine Yasin tercihinde bulunabilir ya da yabancılardan birini kenara çekip Umut-Pandev çift forvetini deneyebilirdi. Ne de olsa takım 4-4-2’ye döndüğü zaman bambaşka bir çehreye bürünüyor…
    Karşılaşmaya 2 takım da etkili başlayamadı. Özellikle orta alanda oldukça fazla pas hatası yapıldı. Bu yüzden de ilk 10-15 dakikalık bölümde oyunsal üstünlüğü kimse ele alamadı. Tabi orta saha elemanlarının bolluğuna rağmen Umut Bulut dışında hiç bir hücumcumuzun olmayışı, takımımızın ataklar yapıp pozisyonlar bulma konusunda ciddi sıkıntılar yaşamasına neden oldu.
  Dakikalar 20’yi gösterirken maçtaki ilk pozisyonumuzu yakaladık, o da golle sonuçlandı. Sneijder’in mükemmel pasında bir anda kaleci Boffinle karşı karşıya kalan Umut, 2 seferde de olsa topu filelerle buluşturmayı başararak takımını 1-0 öne geçirdi.
  Golden sonraki bölümde Eskişehirspor üzerimize gelmeye başladı ve çok geçmeden onlar da golü buldular.  Kamil’in sağdan ortasına Muslera’nın yeterli müdahaleyi yapamayışı, Sissoko’nun takımına beraberliği getirmesiyle sonuçlandı.
  1-1’den sonra oyunda biraz daha etkili gözüken taraf Galatasaray’dı. Ancak ne var ki, Umut Bulut ve Emre Çolakla iki net fırsattan yararlanamayınca soyunma odasına eşitlikle gitmeye razı olduk...
  Hamza Hoca ikinci 45 dakikaya Yekta-Olcan değişikliği ile başladı. Galatasaray’a geldiği günden bu yana forma giydiği resmi maçların %95’inde olduğu gibi Yekta Kurtuluş’un bu akşamda takımına ve arkadaşlarına 5 kuruşluk faydası olmadı! Acaba bu arkadaş herkeslere nasip olmayan bu formayı daha kaç sezon giyecek cidden çok merak ediyorum! Söylenebilecek tek şey; yazık günah!
  Olcan belki takıma hareket getirir dedik ama yanıldık. Çünkü ikinci devrede çok daha kötü bir Galatasaray izledik. Yaklaşık 40 dakika boyunca oyunu kendi yarı alanında kabul etmek zorunda kalan ve ayağa 3 isabetli pas yapamayan bir takım görüntüsündeydik… Sanırım ikinci devredeki takım bu sezonun en kötü Galatasaray’ıydı…
   Hamza Hoca’nın oyun okumadaki başarısızlığı bu karşılaşmada da gün yüzüne çıktı. Sahada tel tel dökülen ve attıkları hemen her par rakibe giden Selçuk ve Sneijder’e 90 dakika sabrederken, takımın en iyisi Telles’i Bruma’yla değiştirmesi gerçekten hayrete düşürdü beni! Telles’in oyundan çıkmasıyla Olcan’ın sol beke geçmesi ise Hamza Hoca’nın farkında olmadan yaptığı işe yarar bir hamle oldu. Çünkü sağ kanattayken ayağına top değmeyen Olcan, sol tarafa geçtikten sonra arka arkaya etkili ortalar yapmaya başladı. İlkinde Bruma beklenildiği üzere bomboş kaleye topa ıska geçti! İkincisinde rakip savunmadan seken top kornere gitti. Üçüncüsünde ise kale sahasına yerden gelen topa arka direkte dokunan Selçuk, maç böyle bitti derken takımına hayat öpücüğü vermiş oldu.
  Özellikle ikinci 45 dakikada futbol adına hiçbir varlık gösteremediğimiz bu karşılaşmadan 3 puanla ayrıldığımıza yatıp kalkıp dua edelim bence. Çünkü galibiyeti hak ettiğimizi ne yazık ki söyleyemem. Ancak dün Beşiktaş’ın da benzer şekildeki kazanışını gördükten sonra ‘’Biz de yeter ki kazanalım da nasıl olursa olsun’’ demek zorunda kalıyor insan. Gelecek hafta Beşiktaş’ın Bursaspor, Fenerbahçe’nin de Gazianteple oynayacağını hesaba katarsak, sahamızda Balıkesirspor’u ağırlayacak oluşumuz bu geceki galibiyetin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yeter bence…

                                                          e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR