5 Mayıs 2015 Salı

Hedefe 5 Kala...

 Cumartesi akşamı Fenerbahçe’nin, dün de Beşiktaş’ın aldığı galibiyetler, ister istemez hepimizin üzerinde ciddi bir stres oluşturdu. Allah korusun, bugün yaşanacak bir puan kaybı şampiyonluğa %70 oranında havlu atmak demekti çünkü. Çok şükür ki öyle bir şey olmadı ve bu zorlu virajı da alnımızın akıyla geçmeyi bildik.
  Cezalılar Chedjou ve Melo’nun yerine beklediğimiz üzere Semih ve Emre forma giydi. Sneijder’de 1 haftalık aranın ardından (lig bazında tabi) takıma geri döndü.
  Karşılaşmaya istekli ve arzulu başladıysak da bu heyecanımız kısa sürdü. Akhisar takımı 8-10 dakika sonra oyunu dengelemeyi başardı. Sonrasında ise oyun ağırlıklı olarak orta alanda oynanmaya başladı. İki takımda birbirleri üzerinde üstünlük kurmaya çalışırken kalemizde 1-2 tehlike atlattık. Özellikle Güray’ın sağdan ceza sahamıza girip sol ayağıyla çektiği şut yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Allah’tan Muslera son haftalardaki başarılı çizgisini bugün de sürdürdü.
  Atlattığımız tehlikelerin ardından organize gelişen ilk atağımızda golü bulduk. Seri paslarla ceza sahasına sokulduğumuz pozisyonda, Sneijder’in yay hizasından yaptığı etkili vuruşu kaleci Oğuz güçlükle çelebildi. Ancak 6 pas içinde önüne düşen topu Burak Yılmaz affetmedi!
  Çok etkili olamadığımız bir bölümde golü bulmamız her anlamda ilaç gibi geldi. Özellikle ligin sonlarına doğru bu tarz deplasmanlarda kilidi erken açabilmek çok çok önemli. Nitekim golden sonra bir nebze de olsa kıpırdanmaya başladık.
  Dakikalar 34’ü gösterirken sahneye bir kez daha Burak Yılmaz çıktı. Emre Çolak’ın adrese teslim müthiş ortasına aynı güzellikte yükselen Kral, aradaki farkı ikiye çıkardı!
  2-0’dan sonra bu maçı kazanamamamız söz konusu değildi artık. Şampiyonluğa giden yolda büyük takımlar bu haftalarda ve bu tarz karşılaşmalarda ortaya çıkar zaten. Dolayısıyla şampiyonluğun en büyük favorisi Galatasaray’ımızın yarım saatte 2-0’ı bulduğu bir karşılaşmada bu üstünlüğünü koruyamaması olasılıklar dahilinde değildi.
  Devrenin sonlarında yine seri paslarla topu ceza sahasına taşıdığımız ve Sneijder’in ortaya çıkardığı bir pozisyon vardı. Gelin görün ki, Burak 5 metreden çerçeveyi bulamadı…
  2-0’la geçilen ilk yarının ardından ikinci yarı sanki formalite icabı oynanıyor havasındaydı. Ne bizim farkı arttırabilecek bir görüntümüz vardı ne de Akhisar’in maça ortak olabilecek… Oldukça sıkıcı bir 45 dakika izledik. Sahadaki 22 futbolcu da ‘’Bitse de gitsek’’ modundaydı. Buna rağmen Burak ve Sneijder'le bulduğumuz 2 net fırsatımız vardı.
  Şampiyonluk için çekiştiğimiz 2 rakibimizin de averajının bizden çok daha iyi olduğunu düşünürsek, aslında bu tarz karşılaşmalar bizim için bir nevi averaj düzeltme fırsatı. Fakat ne yazık ki, birçok kez ayağımıza gelen bu fırsatları geri teptik. Kasımpaşa maçında yediğimiz 2 amatör gol, 3-0’ı yakalamışken rahatlıkla 5’e, 6’ya götüreceğimiz Karabük maçının bir anda 3-2’ye gelmesi  hemen aklıma gelenler. Bu akşam da işi biraz sıkı tutsak, ikinci devre biraz yüklensek, güle oynaya 3-4 yapabilirdik. Ancak gerek Hamza Hoca gerekse de oyuncularımız 2-0’ı yeterli gördüler. Olaya bir başka açıdan bakacak olursak, karşılaşmadan önce bize deselerdi ki, ‘’Bugün sahaya çıkmayın, sizi 2-0 galip sayalım.’’ Bu teklifi hiç düşünmeden kabul ederdik herhalde. Dolayısıyla artık en ufak hatanın dahi telafisi olmayan haftalara gelinmişken, ne oynanan futbolun güzelliği, ne de kaç farklı galip gelindiği çok da önemli olmasa gerek. Varsın kalan 5 maçın hepsini de hiçbir şey oynamadan 1-0 kazanalım ama sonunda şampiyon olalım. Amaç  sadece 4.yıldızsa bunun matematiği ortada. Yapmamız gereken tek şey; son 5 maçın hepsine ‘’final’’ gözüyle bakmak ve her seferinde 3 puan için gerekli skoru almak. Bunu da yapabilecek güce ve kapasiteye sahibiz bence…

                                                                         e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR