Yavaş yavaş sonu yaklaştıkça ligin, stresimiz ve heyecanımız
her maç bir öncekine oranla daha da artıyor. Son haftalarda iki rakibimizin de ardı
ardına puan kayıpları yaşamaları, ister istemez kendi maçlarımızdaki mutlak galibiyet
beklentisini daha da bir arttırıyor. Bu da gerek futbolculara gerek teknik
ekibe gerekse de biz taraftara belirgin bir şekilde yansıyor.
Hamza Hamzaoğlu’nun göreve başladığı 11.haftadan 28-29.haftalara kadar birkaç istisna dışında genellikle 3’ten aşağı gol atmadan kazanan bir Galatasaray izlemiştik hep. Tabi aynı şekilde kalesinde de çok gol gören bir Galatasaray… Son 4 haftada ise işin rengi baya bir değişti. Skoru bulma işini genellikle maçların sonlarına bırakan ve 1-0, 1-0’larla ilerleyen bir Galatasaray var artık. Bu yeni halimizin en güzel tarafı ise haftalarca çare üretemediğimiz aşırı gol yeme probleminin en azından 4 maçtır rafa kalkmış oluşu…
Bugün uzun bir
aradan sonra ilk kez 40 binin üzerinde taraftar topluluğunun desteğini
arkalarına alarak karşılaşmaya başladı oyuncularımız. 90 dakika boyunca da bir
an olsun susmadan hep itici güç oldu taraftarımız.
Şampiyonluk
stresinin iyiden iyiyde hissedildiği bu final karşılaşmalarında sahadaki tutuk
görüntümüz ve hücumsal anlamda üretkenlikten uzak oluşumuz gayet normal. Artık
oynanan futbol falan umrumuzda değil çünkü. Hep söylediğim gibi çıkalım sahaya
ve gerekli skoru alalım yeter…
Muslera’nın
yokluğunda zorlanıp zorlanmayacağı oldukça merak edilen Sinan Bolatlı
Galatasaray’ımız karşılaşmanın genelinde iyi futbol ortaya koyamasa da çok iyi
mücadele etti. En azından maçı ve şampiyonluğu ne kadar istediğini ortaya
koydu. Başkaları gibi ruhsuz, arzusuz bir oyun sergilemedi en azından. 67’de
gelen golle de galip gelmesini bildi.
Şimdi bakıyorum,
Beşiktaş taraftarının büyük bir kısmı bizi ‘’Her hafta maç satın alan, şerefsiz
bir camia!’’ olarak nitelendirme çabalarında. Peki sormazlar mı adama; Son 20
yılda sadece 2 şampiyonluk görmüş takımın taraftarı, camianın mensupları hangi
cüretle, hangi cesaretle benim BÜYÜK GALATASARAYIM’A dil uzatma hadsizliğini
gösterebiliyor?
Bursaspor’un 1, Beşiktaş’ın 2 kez şampiyonluk
yaşadığı son 20 yıla ait lig tablosu aslında herkesin kulvarını ve kategorisini
çok net bir şekilde ortaya koymaktadır bence. Galatasaray’ın rakibi Fenerbahçe
iken Beşiktaş’ın kimlerle yarıştığı ortadadır yani!
Her sezon yaşanan
onca başarısızlığın nedenlerini görmezden gelerek, uydurulan hayali senaryolar
ve boyutu günden güne artan mesnetsiz İFTİRALARLA! faturayı başkalarına kesmeye
çalışmak, buna paralel olarak da kendilerini şerefli, rakipleri ise ŞEREFSİZ
ilan etmek, aslında bazılarının içinde ne gibi fırtınalar koptuğunun ve ne
denli büyük travmalar yaşandığının
ispatıdır.
Sezon başında
kimselerin şans vermediği Galtasarayımız’ın şimdilerde ise sonuna kadar hak
ettiği şampiyonluk için verdiği mücadele bazılarının neden bu kadar zoruna
gitmektedir? Yoksa Galatasaray’dan yana önemli bir kuyruk acıları mı vardır?
İster kabul edin,
ister etmeyin; 20.şampiyonluk ve 4.yıldız bu takıma, bu taraftara, bu camiaya
anasının ak sütü gibi helaldir!
Rakiplerimizin
maçlarının 96 dakika üzerinden oynandığı bir ligde, seviyesiz ve kifayetsiz
yakıştırmalarla akılları sıra bir karalama kampanyası yürütmeye çalışan kuş
beyinli taraftar gruplarının bizlere kahkahadan başka bir şey armağan
edemeyeceklerini bilmelerini isterim.
Evet sevgili Galatasaraylılar,
hedefimiz 4.yıldız, yürüdüğümüz yol şampiyonluk yolu. Engebelerle dolu bu yolda
da geriye kaldı sadece 180 dakika... Alınacak 4 puan bizi şampiyon yapıyor.
Hamza Hamzaoğlu’nun tüm eleştirilere rağmen belki de en doğru şeyi yaparak
takıma büyük zaafiyeti olan ‘’savunma yapma’’ yı öğretmesi, kalan bu 180 dakikada önemli etkenlerden biri
olacaktır. Dolayısıyla temel sıkıntımız olan ‘’gol yeme problemini’’ de
çözümlemeyi öğrendiğimizi hesaba katarsak, kulaklarımızı da sadece boş boş
konuşan, kendi kişisel komplekslerini dışa vurmaktan öte gidemeyen zırvalama
makinalarına kapadığımız takdirde bu şampiyonluğu bu saatten sonra feriştahı
gelse alamaz bizim elimizden. Hepinize inat, SARIYLA, KIRMIZIYLA ‘’ŞAMPİYON CİM
BOM’’ yazacağız!!!
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR