Sezona başlarken koyduğu hedeflerini zaman geçtikçe birer
birer kaybeden ve ligin ikinci devresinden itibaren Türkiye Kupası dışında hiçbir
hedefi kalmaz hale gelen, haftalardır ligde galibiyet yüzü göremeyen
Galatasaray’ın Kasımpaşa karşısında 3 puan alabilmesi pek olası gözükmüyor
gibiydi…
O kadar iddiasız
bir konumda kaldık ki, haftalardır federasyon Anadolu Takımları’yla birlikte
gündüz oynattırıyor maçlarımızı! Şu küçük detay bile bazı şeyleri özetlemeye
fazlasıyla yetiyor sanırım…
Hafta arası Rize’de,
uzun bir aradan sonra kazanıp rövanş için kendine büyük avantaj sağlayan
takımımız, az önce de söylemiş olduğum
gibi bizlerin pek umudu olmasa da ligdeki galibiyet hasretine son vermek için
çıkıyordu sahaya. Rakip de bugüne dek zaman zaman ciddi anlamda zorlandığımız
ve kötü skorlar aldığımız Kasımpaşa’ydı...
Sneijder ve Chedjou’nın
sakatlıkları, Yasin, Donk ve Hakan Balta’nın da kart cezaları nedeniyle forma
giyemediği karşılaşmada, Koray Günter, Linnes ve Bilal gibi isimler ilk 11’de
başladılar.
Oyuna iyi başlayan
ve golü erken bulma eğiliminde olan taraf konuk ekip Kasımpaşa’ydı. İlk 7-8
dakikada ağırlıklı olarak bizim yarı alanımızda oynadılar.
Baskıyı kırıp rakip
sahaya gittiğimiz neredeyse ilk atakta golü bulduk. Rakip yarı alan
ortalarından, sol taç çizgisi hizasından kazandığımız serbest vuruşta topun
başına her zaman olduğu gibi Selçuk İnan geçti. 6 pasa doğru kestiği müthiş
ortaya ise Bilal aynı güzellikte yükselerek takımını 1-0 öne geçirdi!
1-0’dan sonraki
bölümde Fenerbahçe maçındakine benzer bir pozisyonda yine Podolski’nin nizami
golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı! Bu durum can sıkmaya başladı artık!
Dakikalar 28’i
gösterirken Kasımpaşa’nın beraberlik golü geldi. Castro’nun pasıyla ceza sahası
içinde topla buluşan Scarione düzgün bir vuruş yaparak skoru eşitledi.
Devre 1-1’le
geçilirken, ikinci 45 dakikada sezonun belki de en iyi Galatasaray’ı vardı
sahada. Bilal-Umut değişikliği ile forveti ikileyen Riekerink, risk alarak maçı
koparmak istedi. Bu taktiği de başarılı oldu.
62’de ilk
devredekine benzer bir hizadan kazanılan serbest vuruşu Selçuk yine etkili kullandı.Rakip
savunmadan seken top 6 pas içinde Podolski’nin önüne düştü. Podolski’de
affetmedi!
8 dakika sonra bu
kez günün başarılı ismi Selçuk’tan çok şık bir gol geldi. Sağ kanattan Sabri’nin
yaptığı ortaya 6 pas içinde Umut Bulut iyi vuramazken, seken top ceza sahası
sol çaprazında Selçuk’un önüne düştü. Kaleyi gördüğü anda uzak değere mükemmel
bir plase yapan kaptan, aradaki farkı 2’ye çıkardı.
3-1’in verdiği
rahatlıkla son bölümde oyundaki kontrolü elinde tutan Galatasaray, 90’da
Podolski’yle bir gol daha buldu.
Rodriguez ceza sahası sol çaprazında rakip savunmadan çaldığı topta,
ceza yayı içindeki Emre Çolak’ı gördü. Hiç bekletmeden çok şık bir hareketle ‘’Al
da at’’ dercesine topu Podolski’ye aktaran Emre’de 4.golde büyük pay sahibi
oldu.
Uzun bir aradan
sonra kazanmak, hatta farklı kazanmak güzel elbet. Son 2 maçta aldığımız
galibiyetler, attığımız 7 gol ve girdiğimiz pozisyon sayısındaki ciddi artış
bizim adımıza sevindirici gelişmeler. Aslına bakarsanız sezon başından beri
forvet eksiğine rağmen gol bulma konusunda fazla zorlanmayan bir Galatasaray
izledik hep. Takımdaki temel sıkıntı
savunma zafiyeti! Geride yapılan basit hatalar, yenen basit goller… Umarım son
2 karşılaşmada olduğu gibi en azından maç başına yediğimiz gol ortalaması 1
olarak kalır da, bu sayede kalan maçları kazanırız belki…
Kerem ZÜLFİKAR