Ligde çok uzun zamandır galibiyet yüzü göremediğimizi düşünürsek belki de biraz olsun toparlanma ve moral bulma adına iyi bir fırsat olabilirdi bu akşam ki Çaykur Rizespor karşılaşması.
Sakat oyuncuların
çokluğu, Riekerink’i kadro kurma anlamında sıkıntıya soksa da Sneijder ve
Podolski gibi 2 tane dünya çapında yıldızın forma giydiği bir takım ne olursa
olsun sahada belli bir fark yaratabilmeli diye düşünüyorum.
Son haftalarda
olduğu gibi Semih’in yine sağ bekte şans bulduğu, Sabri’nin A takıma çıktığı
ilk yıllardaki mevkiisi olan sağ açıkta başlaması, Podolski’nin de bu karşılaşmada da santrafor
olarak düşünülmesi sahadaki dizilişte dikkatimizi
çeken unsurlar oldu.
Şunu rahatlıkla
söyleyebilirim ki, bugün belki de son 2-3 ayın ofansif anlamdaki en üretken
Galatasaray’ı vardı sahada. Karşılaşma boyunca yakaladığımız gollük pozisyon
sayısı 8-10 civarında olması lazım. Bu da ciddi bir rakam. Ancak ne var ki,
bunca net pozisyona rağmen maçı bir türlü koparamayışımız ve ikinci devrenin
son bölümünde buna bağlı sıkıntılar yaşamamız ister istemez takım üzerinde
stres yarattı. ‘’Acaba yine mi kazanamayacağız?’’ düşüncesi birçok karşılaşmada
ortaya çıkarak futbolcularımız üzerinde olumsuz bir hava oluşturuyor… Bu
özgüven problemini acilen yenmemiz gerek!
İyi başladığımız
karşılaşmada henüz ilk 10 dakikada 2 net fırsattan yararlanamadıktan sonra
15’te Emre Çolak’la gelen gol, maçı erken koparabileceğimiz havası yarattı.
Fakat gelin görün ki, pozisyonlar üretmeye devam ettiysek de beklediğimiz goller
bir türlü gelmedi.
Sneijder’in
sakatlanıp yerini Olcan’a bırakması ise takımı bir hayli olumsuz etkiledi.
Çünkü sahada kaldığı süre boyunca tüm atakları yönlendiren isimdi Sneijder.
Sneijder’in
çıkmasıyla bocalayan takımımız devre sonuna kadar toparlanamadı. Zaman zaman
Emre Çolak Sneijder rolünü üstlenmeye çalıştıysa da ancak belli bir oranda
başarılı olabildi.
İkinci devrede ise
zaman zaman basit hatalar yapsada oyunda kaldığı süre boyunca topu ileriye
taşımamızda en etkili isim Yasin oldu.
52’De Makiadi’yi oyundan attırması da işleri bizim adımıza biraz daha
kolaylaştırdı.
61’de Rizespor
takımı yarı alanından çıkacakken Podolski’nin kapıp, müsait durumdaki Yasin’in
önüne yuvarladığı top 2.golümüz olarak Çaykur Rizespor filelerine gitti!
2-0’dan sonra tur
biletini cebimize koyduk derken 65’te Ali Palabıyık’ın Hakan Balta’yı haksız
yere oyundan atması bütün dengeleri değiştirdi.
Farkındaysanız,
haftalardır aleyhimize verilen onca haksız karara rağmen hakemler hakkında tek
kelime konuşmadım. Ancak artık bazı şeylerin dozajı kaçmaya başladı! ‘’Düşene
bir tekme de biz vuralım!’’ misali, şampiyonluk yarışının bir hayli dışında
kalmamızı fısat bilen bazı kişi ve kurumlar, Galatasaray’ı ne de güzel sabote
ediyorlar!
Haftalardır bize
atılan ofsayttan goller, elle atılan goller, oyuncularımıza çıkan haksız
kırmızı kartlar… Tabi bunda en önemli pay, uğradığımız haksızlara gıkını dahi
çıkarmayan başkan Dursun Özbek ve yönetim kurulu üyelerinin! Galatasaray’ı bu
denli sahipsiz bırakan bir başka yönetim daha hatırlamıyorum! Benzer şeyler
ezeli rakibimizin başına gelmiş olsa, neler yaşanırdı az çok tahmin
ediyorsunuzdur. Edemeyenler için ben söyleyeyim, çoktan yer yerinden oynamış
kıyametler kopmuştu.
İki takımın da
sayısal olarak yeniden eşitlenişi, takımımızı olumsuz etkiledi ve skoru koruma
iç güdüsüyle geri çekildik. Geri çekildik çekilmesine ama her zamanki gibi yine
skoru korumayı başaramadık ve kalemizde golü gördük. 76’da Ahmet İlhan’la gelen
gol Rizespor’lu oyuncuları umutlandırdı.
Neyse ki 2-1’den
sonra beraberlik adına kontrolsüz yüklenmeye başlayan Çaykur Rizespor geride
derin boşluklar bırakmaya başladı.
Ardı ardına
girdiğimiz pozisyonları bir türlü değerlendiremedik. Ta ki 90+4’e kadar!
Duraklama anlarında sağ taraftan kullandığımız taç atışıyla ceza sahası içinde
topla buluşan Podolski, tamamen kendi kişisel becerisiyle, kaleye yüzünü dönüp
yerden sert bir vuruş yaparak geceye noktayı koymuş oldu!
3-1’lik skor
şüphesiz İstanbul’daki rövanş için çok büyük avantaj. Hatta %90 turu geçtik
demek bana sorarsanız. Ancak yine de büyük konuşmamakta fayda var. Çünkü
takımımızın bu sezon imza attığı enteresan skorlu mağlubiyetler, her şeyin
yaşanma olasılığını muhtemel kılıyor..
Kerem ZÜLFİKAR