20 Nisan 2016 Çarşamba

Kupada Çok Başka


  Ligde tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Galatasaray’ın, kupa maçlarında farklı bir performans sergilediği aşikar. Öyle ki sezon başından bu yana kupada oynadığımız 9 karşılaşmada 7 galibiyet 2 beraberlik elde etmiş oluşumuz da bu tezimi kanıtlar nitelikte.
  Ligde çok uzun zamandır galibiyet yüzü göremediğimizi düşünürsek belki de biraz olsun toparlanma ve moral bulma adına iyi bir fırsat olabilirdi bu akşam ki Çaykur Rizespor karşılaşması.
  Sakat oyuncuların çokluğu, Riekerink’i kadro kurma anlamında sıkıntıya soksa da Sneijder ve Podolski gibi 2 tane dünya çapında yıldızın forma giydiği bir takım ne olursa olsun sahada belli bir fark yaratabilmeli diye düşünüyorum.
  Son haftalarda olduğu gibi Semih’in yine sağ bekte şans bulduğu, Sabri’nin A takıma çıktığı ilk yıllardaki mevkiisi olan sağ açıkta başlaması,  Podolski’nin de bu karşılaşmada da santrafor olarak düşünülmesi  sahadaki dizilişte dikkatimizi çeken unsurlar oldu.
  Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugün belki de son 2-3 ayın ofansif anlamdaki en üretken Galatasaray’ı vardı sahada. Karşılaşma boyunca yakaladığımız gollük pozisyon sayısı 8-10 civarında olması lazım. Bu da ciddi bir rakam. Ancak ne var ki, bunca net pozisyona rağmen maçı bir türlü koparamayışımız ve ikinci devrenin son bölümünde buna bağlı sıkıntılar yaşamamız ister istemez takım üzerinde stres yarattı. ‘’Acaba yine mi kazanamayacağız?’’ düşüncesi birçok karşılaşmada ortaya çıkarak futbolcularımız üzerinde olumsuz bir hava oluşturuyor… Bu özgüven problemini acilen yenmemiz gerek!
  İyi başladığımız karşılaşmada henüz ilk 10 dakikada 2 net fırsattan yararlanamadıktan sonra 15’te Emre Çolak’la gelen gol, maçı erken koparabileceğimiz havası yarattı. Fakat gelin görün ki, pozisyonlar üretmeye devam ettiysek de beklediğimiz goller bir türlü gelmedi.
  Sneijder’in sakatlanıp yerini Olcan’a bırakması ise takımı bir hayli olumsuz etkiledi. Çünkü sahada kaldığı süre boyunca tüm atakları yönlendiren isimdi Sneijder.
  Sneijder’in çıkmasıyla bocalayan takımımız devre sonuna kadar toparlanamadı. Zaman zaman Emre Çolak Sneijder rolünü üstlenmeye çalıştıysa da ancak belli bir oranda başarılı olabildi.
  İkinci devrede ise zaman zaman basit hatalar yapsada oyunda kaldığı süre boyunca topu ileriye taşımamızda en etkili isim Yasin oldu.  52’De Makiadi’yi oyundan attırması da işleri bizim adımıza biraz daha kolaylaştırdı.
  61’de Rizespor takımı yarı alanından çıkacakken Podolski’nin kapıp, müsait durumdaki Yasin’in önüne yuvarladığı top 2.golümüz olarak Çaykur Rizespor filelerine gitti!
  2-0’dan sonra tur biletini cebimize koyduk derken 65’te Ali Palabıyık’ın Hakan Balta’yı haksız yere oyundan atması bütün dengeleri değiştirdi.
  Farkındaysanız, haftalardır aleyhimize verilen onca haksız karara rağmen hakemler hakkında tek kelime konuşmadım. Ancak artık bazı şeylerin dozajı kaçmaya başladı! ‘’Düşene bir tekme de biz vuralım!’’ misali, şampiyonluk yarışının bir hayli dışında kalmamızı fısat bilen bazı kişi ve kurumlar, Galatasaray’ı ne de güzel sabote ediyorlar!
  Haftalardır bize atılan ofsayttan goller, elle atılan goller, oyuncularımıza çıkan haksız kırmızı kartlar… Tabi bunda en önemli pay, uğradığımız haksızlara gıkını dahi çıkarmayan başkan Dursun Özbek ve yönetim kurulu üyelerinin! Galatasaray’ı bu denli sahipsiz bırakan bir başka yönetim daha hatırlamıyorum! Benzer şeyler ezeli rakibimizin başına gelmiş olsa, neler yaşanırdı az çok tahmin ediyorsunuzdur. Edemeyenler için ben söyleyeyim, çoktan yer yerinden oynamış kıyametler kopmuştu.
  İki takımın da sayısal olarak yeniden eşitlenişi, takımımızı olumsuz etkiledi ve skoru koruma iç güdüsüyle geri çekildik. Geri çekildik çekilmesine ama her zamanki gibi yine skoru korumayı başaramadık ve kalemizde golü gördük. 76’da Ahmet İlhan’la gelen gol Rizespor’lu oyuncuları umutlandırdı.
  Neyse ki 2-1’den sonra beraberlik adına kontrolsüz yüklenmeye başlayan Çaykur Rizespor geride derin boşluklar bırakmaya başladı.
  Ardı ardına girdiğimiz pozisyonları bir türlü değerlendiremedik. Ta ki 90+4’e kadar! Duraklama anlarında sağ taraftan kullandığımız taç atışıyla ceza sahası içinde topla buluşan Podolski, tamamen kendi kişisel becerisiyle, kaleye yüzünü dönüp yerden sert bir vuruş yaparak geceye noktayı koymuş oldu!
  3-1’lik skor şüphesiz İstanbul’daki rövanş için çok büyük avantaj. Hatta %90 turu geçtik demek bana sorarsanız. Ancak yine de büyük konuşmamakta fayda var. Çünkü takımımızın bu sezon imza attığı enteresan skorlu mağlubiyetler, her şeyin yaşanma olasılığını muhtemel kılıyor..

                                                                                                     Kerem ZÜLFİKAR