Daha önce de birçok
kez yaşadık bu durumu. Sportif anlamda büyük başarısızıklar yaşadığımız
sezonlar oldu elbet. Bundan sonra da olacağı gibi. 2004’teki 6.lık, 2009’daki
5.lik ve 2011’deki 8.lik hemen aklıma gelenler. Ancak bu 3 sezonda bile her
şeye rağmen en azından sahada sonuna kadar mücadele eden, bir şeyler yapabilmek
için çabalayan, mağlubiyeti bu denli kolay kabullenmeyen bir Galatasaray vardı
hep! Dünkü gibi baştan sona pes etmiş bir görüntü sergileyen, oyuncularının
büyük kısmının boşvermişlik içerisinde sahada sadece yürüdüğü bir Galatasaray
değil!
Şimdi geriye dönüp
bakıyorum da 2-3 senede nereden nereye geldi bu takım. Vay anasını be…
Sezon başından beri
duraklama dakikalarında 3 puanı bıraktığımız kaçıncı karşılaşma oldu bu,
inanın sayısını hatırlamıyorum. Peki bu kadar mı aciz bu takım? Sadece 2-3
dakika bile müdafaa yapıp binbir güçlükle elde ettiğimiz skoru koruyamayacaksak eğer
bundan sonra çıkmayalım maçlara! ‘’Biz havlu attık, bundan sonra yokuz bu
yarışta’’ diyelim ve çekilelim kenara! Bu mudur doğrusu? Bu mudur Galatasaray
ruhu? Bu mudur Galatasaray’ın gücü?
Ortada öyle bir
yönetim var ki, taraftarını zerre önemsemeyen, onların isteklerine, arzularına,
düşüncelerine, tepkilerine, protestolarına hiçbir şekilde kulak vermeyen,
Galatasaray Tarihi’nin gördüğü en sorumsuz, en kendini beğenmiş, en inatçı
yönetim… Düşünün ki karşılaşmanın arından basın mensuplarına açıklama yapan ikinci başkan Cengiz Özyalçın, ''Taraftarın son 20 dakikada yönetimi istifaya çağırmasına ne diyorsunuz?'' şeklindeki soruya, ''Taraftar istifaya çağırabilir. Normaldir. Neyse ki bilinçli kongre üyeleri var da onlar bizi ibra ettiler.'' cevabını veriyor. Söylenecek tek şey YAZIKLAR OLSUN! Bu yönetimle anca buraya kadar sevgili Galatasaraylılar….
Hayatında topa ayak
vurmamış insanların şirket yönetircesine kulüp yönetmeye kalkışmaları işte
böyle rezil sonuçlar doğuruyor ne yazık ki! Amiyane tabirle ‘’Yolda top görse
bomba diye karakola götürecek’’ arkadaşların yönettiği Galatasaray’dan anca bu
kadar Galatasaray oluyor işte…
Dursun Özbek başkan
seçildiği günden bugüne kadar hangi işi doğru yapmış ki, bundan sonrası için
doğru şeyler yapmasını bekleyelim?
İstifa da bir
hizmettir ey Dursun Özbek! Haftalardır taraftarının sürekli olarak istifaya
çağırdığı bir başkan, onurlu ve gururlu bir insansa şayet, ‘’Benden bu kadar’’ der ve bırakır o görevi
benim bildiğim!
Çarşamba akşamı
Fenerbahçe’ye de mağlup olursa bu takım, Dursun Özbek hala o koltukta kalma
inadını sürdürebilecek mi? Ya da öyle bir tablodan sonra da başkan kalmaya devam edebileceğine kendisi inanıyor mu? Ben en çok bunu
merak ediyorum.
Dünkü karşılaşmanın
son 20-25 dakikasında yaşananlar, Çarşamba yaşanması muhtemel olumsuz bir
skorun neler doğurabileceğinin vtr’si gibiydi.
Galatasaray’ı zirvede
alıp 6-7 ay gibi kısa bir sürede tam anlamıyla dibe vurduran! futbol takımını büyük bir enkaza
çeviren Dursun Özbek’e nacizane tavsiyem, bu kadar aleyhine bir tablo varken
ortada daha fazla diretmemesi ve Fenerbahçe maçından çıkacak sonuç her ne
olursa olsun, onuruyla, gururuyla başkanlığı bıraktığını açıklaması. Çünkü bu
saatten sonra ister Messi’yi getirsin, isterse kulübe oluk oluk para akıtsın gene
de bu taraftarın gözünde ‘’sevilen başkan’’ olma şansı yok! Şemsiye ters döndü bir kere!
Kerem ZÜLFİKAR