7 Aralık 2013 Cumartesi

Aza Kanaat Galatasaray

 Salı günü Juventusla belki de sezonun en önemli maçını oynayacak olan takımımız, dün akşam son provasını yapmak için sahadaydı. Böyle bir dönemde kiminle maç yapmak isterdiniz diye sorsalar Mancini’ye, o da %99 Elazığspor’u seçerdi herhalde. Çünkü Elazığspor’un şu an ki haliyle bu ligin en zayıf halkası olduğu bir gerçek.
  Yaklaşık 35 gün sonra kalede Muslera’nın oluşu elbette ki hepimize ayrı bir güven verdi. Kim ne derse desin, tüm iyi niyetine rağmen Eray’ın Galatasaray’ın 1. kalecisi olması şu an için imkansız. Çok ama çok çalışması, epey de bir mesafe kat etmesi lazım.
  Kalemiz güvendeydi güvende olmasına ancak Mancini baya bir çekinmiş olacak ki Elazığspor’dan kaleyle sınırlı kalmayıp takımı tüm hatlarıyla güvende tutmak istemişti! Lig sonuncusuna karşı kendi sahanızda 5li savunma yaparsanız siz, bilmiyorum ama rakipleriniz için güzel bir espri konusu çıkar herhalde ortaya…
  Kadrolar ilk açıklandığında ben orta sahada  4 tane göbek oyuncusuyla oynayıp, oyun üstünlüğünü özellikle bu bölgede elimizde tutmaya çalışacağız diye düşünmüştüm. Fakat gelin görün ki, karşılaşmanın başlamasıyla birlikte dizilişi gördüğümde hayatımın en büyük şoklarından birini yaşadım! Atak dahi yapamayan, kalemize gelmekte aşırı güçlük çeken bu zayıf rakibe karşı 5li savunma… Neyse, daha fazla bir şey demiyim. Vardır herhalde bir bildiği…
   5-3-2 Galatasaray oyuna gerçekten hızlı başladı. Öyle ki bu sezon pek alışık olmadığımız bir biçimde ilk 5 dakikada bitirdik işi. Önce Selçuk’un kafası, ardından Burak’ın 25 metreden attığı frikik golü…
  Tabi henüz 5.dakikada 2 farklı öne geçtiğiniz zaman, ister istemez farklı bir galibiyet futbol anlamında da görsel bir şölen bekliyorsunuz takımınızdan. Ancak ne var ki Galatasaray dün sadece ilk 5 dakika futbol oynadı. Geriye kalan 85 dakika sahada hiçbir şey yapmadı. Yapamadı değil yalnız yapmadı.  Maçı erken koparınca tamamen Juventus’a odakladılar kendilerini. Bu durum maç esnasında pek hoşumuza gitmemiş olsa da, mantıklı düşündüğümüz zaman en doğrusunu yapmış olduklarını söyleyebiliriz sanırım.
    Rakibimiz öylesine güçsüzdü ki, 85 dakika sahada gezen Galatasaraya’a karşı bile oyunun hiçbir anında üstünlük kuramadı. Muslera yere yatmadan bitirdi mesela 90 dakikayı. Bir yerde de isabet oldu fazla zorlanmaması.
  Yalnız dün sahada öyle bir isim vardı ki, ciddi anlamda bir sabır imtihanına soktu bizleri. Attığı harika gol dışında takıma zerre katkı veremeyen Burak Yılmaz’dan bahsediyorum… Arkadaş koskoca Galatasaray’ın santraforu her maç 8-10 tane ofsayta düşer mi yaa? Dün akşam artık sinirlerimiz bozuldu ve Burak  ofsayta düştükçe kahkahalar atmaya başladık. Hiç mi çalışmıyor bu konu üzerinde ya da saha içinde rakip savunmayı hiç mi kontrol etmiyor? Pes dedim cidden. Top ayaktan çıktığı her an o kadar öndeki rakip savunmadan, ofsaytta olduğunun farkına varamaması gerçekten çok enteresan…
  Sözün özü, futbol anlamında sıkıcı geçen gecenin kazananı takımımız oldu. İlk yarının bitmesine sayılı haftaların kaldığı şu dönemde kayıpsız ilerleyebilmek elbette önemli olan. Bu yüzden de zaman zaman eleştirsem de takımı, teknik heyeti ya da yönetimi, bazı olumsuzluklara çok fazla takılmadan sadece alınabilecek 3 puanlara bakmaya çalışıyorum. Çünkü yönetim kurulumuzdan bazı isimler verdikleri demeçlerde ara transferi nokta atışlarıyla tamamlayacaklarını ve 2.devre bizlere bambaşka bir Galatasaray izleteceklerini iddia ediyorlar. Bizde büyük bir merakla bekliyoruz bakalım…

                                                                 e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR