19 Aralık 2013 Perşembe

Kupaya Özel Tarife

  Doğruyu söylemek gerekirse, son yıllarda Türkiye Kupası özellikle büyük takımlarımız için bir formalite hatta bir angarya halini aldı. Öyle ki, bu organizasyonun ne eski heyecanı kaldı ne de cezbediciliği…
  İşte bugün de bu söz konusu formaliteyi yerine getirmek için sahadaydı Galatasaray'ımız. Türk Telekom Arena’da zemin iyileştirme çalışmaları yapıldığı için karşılaşma Atatürk Olimpiyat Stadı’na alınmıştı ve bu durum tribündeki taraftar sayısına ciddi anlamda sekte vurmuştu. Öyle ki 80 bin kapasiteli stadda 5 bin Galatasaraylı vardı veya yoktu. Bu soğukta oraya giden o 5 bin kişiyi de tebrik etmek gerek doğrusu. Demek ki onlar gerçek Galatasaray sevdalıları...
  Mancini beklenildiği üzere uzun zamandır forma şansı vermediği oyunculardan kurulu bir onbirle çıktı sahaya. Bu noktada dikkatimi çeken en önemli unsur ise Muslera’nın sakatlığında kaleyi Eray’a teslim eden Mancini’nin bir önceki kupa maçında 4 penaltı kurtaran Ufuk’u gördükten sonra Eray tercihiyle ilgili bir pişmanlık yaşadığı gerçeği oldu. Pişmanlık duymuş olmasa 2.kupa maçında da eldivenleri Ufuk’a vermezdi çünkü. Elbette ki gençlere şans verilmeli. Ancak benim fikrimi sorarsanız; o kritik dönemde Ufuk ve Aykut gibi iki tecrübeli eldivenin olduğu yerde öncelik Eray’da olmamalıydı. Çünkü Eray rakiplere karşı acemiliğinin ve tecrübesizliğinin kurbanı oldu. Neyse olan oldu artık. Sağlık olsun diyelim ve tekrar maça dönelim.
  Açıkçası bugün önceki tura oranla işi daha ciddiye alan bir Galatasaray vardı sahada. O gün Gaziantep Büyükşehir Belediye’ye elenmekten son anda kurtulan takımımız, bu kez işini şansa bırakmadı ve net bir skorla adını son 8'e yazdırdı.
  Emre Çolak, Umut Bulut, Riera ve Bruma’nın ayağından bulduğumuz gollerle elde ettiğimiz 4 farklı galibiyet düzenli forma şansı bulamayan oyuncularımızın güven ve moral tazelemeleri açısından güzel oldu elbet. Özellikle Riera’da son dönemlerde ciddi bir yükseliş söz konusu. Geçen sezon elde edilen şampiyonluğun beklenmedik bir şekilde kilit adamlarından biri olan Riera, bu sezon da düzenli forma şansı bulabilse takıma bir şeyler verebileceğini gözler önüne seriyor ancak ne yazık ki o lanet olası 6-0-4 kuralı her şeyi yerle bir ediyor işte…
  Yine istediği kadar süre alamayan bir başka oyuncumuz olan Bruma’da bugün oldukça istekli ve arzuluydu. İkinci 45 dakikada farkın açılmasında başrolü oynadı doğrusu.
  Emre Çolak ve Yekta’yı da beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle Emre fantezilere kalkışmadan basit ve doğru oynadığı takdirde takımına çok daha fazla katkısının olabildiğini farketmiştir umarım. Çünkü bu akşam 2 yıl sonra ilk kez çileden çıkarmadı beni.
  Evet, akşamın güzelliklerinden yeterince bahsettik. Şimdi gelelim olumsuzluklarına: Bu akşam sahada bir Nordin Amrabat vardı ki, kendisini tanımayan birine önce 2 yıl önceki maç kasetlerini seyrettirsek hemen akabinde de bu akşam ki karşılaşmayı izletsek ve sonra desek ki ‘’Bu adam o adam.’’, ‘’Siz benimle kafa mı buluyorsunuz?’’ şeklinde bir karşılık alırız herhalde. Üzülerek gördüm ki Amrabat hem kafa hem de beden olarak tamamen bitmiş… Değil top oynamak, ayakta durmaya bile dermanı yok gibi. Ne depar atabilecek kondisyonu kalmış ne de topa vurabilecek gücü…  8.5 milyon Euro gibi astronomik bir bonservis bedeli ödenerek transfer edilen, hatta uğruna Kayserisporla kanlı bıçaklı olunan bir oyuncunun 1 sene gibi bir zaman diliminde bu hale gelmesi gerçekten çok üzücü…  Bu saatten sonra Amrabat’ın Galatasaray’a, Galatasaray’ın da Amrabat’a bir faydasının olmayacağı aşikar. Dolayısıyla Ocak ayı transfer döneminde yaşanması muhtemel ayrılık 2 taraf için de oldukça hayırlı olacaktır bence…
   Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un daha ilk turda elendiği bu turnuvada her şeye rağmen gruplara kalmış olmak güzel bence. En azından benim gibi yüreği sarı-kırmızıyla çarpan kardeşlerim de bu sezon 6 tane fazladan Galatasaray karşılaşması izleme şansı elde ettikleri için mutlu olmuşlardır. Umarım bizi aşırı derecede zorlayabilecek bir rakibin kalmadığı bu organizasyonu şampiyon olarak tamamlarız da, 8 sezondur çektiğimiz Türkiye Kupası hasretine böylelikle son vermiş oluruz…

                                                                       e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR