Üzülerek görüyorum
ki, yıllar Mustafa Denizli’den çok şeyler götürmüş! İnancını ve hırsını
yitirdiği yetmezmiş gibi rakip kim olursa olsun korkmayan, sürekli iddialı
demeçler veren, 3 tane yediği Neuchatel maçının ardından bile çıkıp ‘’Biz de İstanbul’da
onlara 5 atarız.’’ diyebilecek kadar yüksek olan o özgüvenini de kaybetmiş!
Dün sahaya çıkan
Galatasaray on biri resmen ‘’Ey Lazio ben senden çekiniyorum, ben senden
korkuyorum!’’ demekti. Başka hiçbir açıklaması olamaz o kadronun!
Lige daha Şubat ayı’nda
havlu atmışsınız. Elinizde kalan 2 hedef Uefa Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası.
Daha önemli olanı hangisi peki? Tabi ki Avrupa Ligi. İşte durum böyleyken,
sezonun en önemli maçını oynadığınızın farkına varamazsanız siz, böyle anlamsız
bir kadroyla çıkarsınız işte sahaya!
Koskoca Galatasaray
takımı, çok değil daha 2-3 yıl önce Şampiyonlar Ligi’nde son 8’leri, son 16’ları
gören, Manchester United’ları, Schalke 04’leri, Real Madrid’leri, Juventus’ları
deviren, Mourinho’nun Chelsea’siyle bile başabaş oynayan o Galatasaray takımı, şimdilerde Serie A’da
yıllardır hiçbir iddiası olmayan, ahı gitmiş vahı kalmış Lazio’ya karşı bile 5’i
stoper olmak üzere 7 tane savunma oyuncusuyla sahaya çıkar hale gelmiş! Yazık,
cidden çok yazık…
2000’lerin başında
gerek Serie A’da gerekse de Avrupa Kupaları’nda fırtınalar estiren, Veron’lu,
Crespo’lu, Cladiuo Lopez’li, Dejan Stankovic’li, Nesta’lı, Stam’lı Lazio’ya
karşı bile bu kadar korkak, bu kadar aciz, bu kadar pasif oynamamıştı
Galatasaray. Bu Lazio o Lazio’dan daha mı kuvvetli yani? Hayır tabi ki.
Diyeceksiniz ki, ‘’Eee bu Galatasaray’da o Galatasaray değil.’’ Tamam kabul
ediyorum bunu. Ancak her ne olursa olsun, kendi sahasında, kendi taraftarı
önünde, üstelik arkasına müthiş bir seyirci desteği de almışken, hatta ve hatta
1-0’ı da bulmuşken, bu kadar korkak oynamaya, bu kadar aciz kalmaya hakkı yok
Galatasaray’ın!
Denizli’ye sormak
istiyorum, sahaya çıkardığı on birle hücum anlamında neler yapmak vardı mesela kafasında?
Bu takımın atak yapabilme ihtimalinin %5 falan olduğunun farkına varamadı mı
acaba? Ya da golü atmış olmasına rağmen Sabri’den sürpriz golcü yaratmaya
çalışmak hangi aklın, hangi mantığın ürünüydü?
Bir başka sorum, bu
kadar stoperle, bu kadar fazla savunmacıyla mücadele eden bir takım, üstelik
Mustafa Denizli’nin maçtan sonra çıkıp ‘’Biz kaç gündür bu sistem üzerine
çalışıyorduk’’ dediğini de hesaba katarsak, nasıl oluyor da bütün duran
toplarda rakibe kafa vurma imkanı tanıyor? Bir başka deyişle, bütün duran
toplarda kafayı rakibe nasıl vurduruyor? Üzerine basa basa tekrar ediyorum;
sahada 5 tane Galatasaray’lı stoper varken!
Dün akşam Mustafa
Denizli, daha sahaya çıkmadan turu kafasında kaybetmiştir. Sahaya çıkardığı on
bir de bunun en güzel ispatıdır. Yoksa bu kadar defansif, tamamen gol yememe
üzerine kurulu bir kadroyla çıkmazdı sahaya!
Takımına inanmayan,
takımına güvenmeyen bir teknik direktörün öğrencileri sahada ne kadar varlık
gösterebilirse, Galatasaray’lı oyuncular da dün ancak o kadar varlık
gösterebildiler. 1-1 belki çok çok kötü bir sonuç sayılmayabilir. Ancak
rövanşta, Denizli’nin dünden daha fazlasını ortaya koyabileceğine pek ihtimal
vermiyorum. En başta da yazmış olduğum gibi önce inancını ve hırsını sonra da
arka arkaya aldığı başarısız sonuçlarla ögüvenini kaybeden Mustafa Denizl’nin,
bundan sonrası için Galatasaray’da başarılı olabilme ihtimali yok gibi.
Dolayısıyla şu saatten sonra kendisiyle geçirilecek her haftayı sadece ve
sadece vakit kaybı olarak görüyorum…
Kerem ZÜLFİKAR