Mustafa Denizli’nin sahaya çıkardığı on bir yanlıştı yine. Linnes ve Denayer kenarda otururken, Sabri ve Koray’a forma vermek, Sneijder’i yedek soyundurmak ve de Chedjou’yu orta alanda kullanma sevdasından bıkmamak Mustafa Denizli’nin yaptığı hatalardı bence.
Sondan başlayalım,
Chedjou’nun orta alanda verimli olamayacağı ligin ilk devresinin son
karşılaşmalarında çok net olarak görülmüştü zaten. Ryan Donk’ta bunun için
transfer edildi. Eğer Chedjou orada idare edebilseydi Donk transfer edilmezdi.
Fakat Mustafa Hoca’nın çift ön libero ile oynayacağım diye Chedjou’yu yeniden
oraya kaydırması hem Chedjou’nun dengesini bozuyor hem de takımın! Chedjou
mevcut kadro yapısında bu takımın daima değişmez stoperidir! Bu yüzden de
yeriyle kesinlikle oynanmamalıdır!
Sneijder’le devam
edelim: Sneijder’i en çok eleştirenlerden biri benimdir herhalde. Bu konudaki
fikirlerim de hala aynı. Ortalama üstü bir 10 numaradan beklenenlerin hiç
birini yerine getiremiyor Sneijder. Adam eksiltme özelliği yok, sorumluluk alıp
takımını oyun içinde rahatlatma gibi bir meziyeti yok, savunmanın arasına veya
arkasına atacağı öldürücü pasları yok. Tek önemli yeteneği ceza sahası dışından
attığı etkili şutlar ve duran toplar. Bu 2 konuda gerçekten etkili bir silah
Sneijder. Ancak her ne olursa olsun, elinizde Sneijder varsa onu kullanmak
zorundasınız! Herhangi bir sakatlığı olmadığı sürece Sneijder’i durduk yere yedek
bırakmak kabul edilemez bir karardır!
Linnes ve Denayer
kenarda otururken Sabri ve Koray’ı oynatmak ise tamamen macera aramak! Başka
bir açıklaması olamaz bunun. Her ne kadar dün Sabri pek de kötü oynamamış olsa
da, 2 milyon euro bonservis ödenerek alınan Linnes en azından birkaç maç üst
üste on bir de olmayı hak ediyor diye düşünüyorum. Ama Mustafa Hoca kendisini
pek tutmadı sanırım. Dolayısıyla da kendisini pek düşünmüyor…
Chedjou’nun yanında
oynaması gereken 2.stoperin Denayer olması gerektiğini sezon başından beri
söylüyorum. Ancak ne yazık ki ikisini savunmanın göbeğinde birlikte izleyebilme
şansına yanılmıyorsam sadece tek bir maçta erişebildik. Kaldı ki çoğu zaman
yedek soyundurulan Denayer, forma bulduğu maçlarda da sağ bek olarak
kullanıldığı için gerçek performansını ortaya koyamıyor belki de.
Oyundan bahsedecek
olursak, Galatasaray son 3-4 karşılaşmayla mukayese edecek olursak daha iyiydi
şüphesiz. En azından topa ve oyuna hükmedebilen, rakip kalede pozisyonlar
üretebilen bir Galatasaray vardı sahada. Tabi Trabzonspor’un beklentilerin çok
çok altında oluşunun da etkisi vardı bunda.
Ne olursa olsun, Galatasaray
maçı hakeme gerek kalmadan koparabilmeliydi. Girilen fırsatların en azından 2-3
tanesini gol yapmak gerekirdi. Ancak her maç bu çileyi çekmeye alıştık artık…
Deniz Ateş Bitnel’in
ilk devrede Trabzonspor lehine çaldığı haksız penaltı, muhtemelen devre
arasında pozisyonu tekrar izledikten sonra ikinci 45 dakikada bütün kontrolünü
yitirmesine ve saçma sapan kararlar vermesine neden oldu.
Özer’in oyundan
atılışı kesinlikle yanlış karardı. Özer’in orada rakibe hiçbir müdahelesi yoktu
çünkü. Net olarak topa dokundu, rakibe değil!
Aykut’un kırmızı
kartına bir şey söylemek güç. Orada ne oldu bitti anlayamadık. Ama küfür ettiği
söyleniyor, öyleyse şayet kırmızı kart elbette doğru karar.
Son bölümde Umut
Bulut’un ceza sahası içinde kendisini yere bırakması hiçbir şekilde penaltı
olarak kabul edilemez! Orada Umut’a Cavanda tarafından herhangi bir müdahale
yapıldığını göremedim ben. Dolayısıyla karşılaşmanın son dakikasında haksız bir
penaltı kazanmış olduk.
9 kişi kalmaları yetmezmiş
gibi üstüne bir de böylesine bir penaltıya maruz kalan Trabzonspor’lu oyuncular
ister istemez çileden çıktılar. Cavanda ve Salih Dursun’un kesinlikle yapmamaları gereken 2 hareket, onların da
oyundan atılmalarıyla sonuçladı. Böyle olunca da Trabzonspor takımı sahada 7
kişi kaldı...
Golün santrasından
sonra Trabzonspor’lu oyuncuların topu bize atmaları, haklı bir protestoydu
onlar adına. Bu konuda onlara olumsuz bir şeyler söyleyebilmemiz çok güç
Netice itibariyle hakemin
oyuna büyük tesiri sonucu 7 kişi kalan Trabzonspor’u, haksız bir penaltıyla 2-1
yenmiş oluşumuz üzücü tabi ki. Gönül isterdi ki, Galatasaray çıksın topunu
oynasın ve hak ederek kazansın. Tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yani.
Ancak ne yazık ki dün böyle bir şey yaşandı ve bu de bizim lehimize oldu. Tek
tesellimiz ise her şeye rağmen haftalar sonra galip gelmiş oluşumuz ve bundan
sonrasına belki de daha moralli bakacak oluşumuz...
Kerem ZÜLFİKAR