28 Şubat 2011 Pazartesi

Herkes Gider, O Kalır : Aydın YILMAZ

Dilimde tüy bitti artık her hafta bu isimle ilgili birşeyler söylemekten, eleştri yapmaktan. Baktım olacak gibi değil , son çare olarak kapsamlı bir yazı yazayım bari dedim. Yalnız şunu açıkça belirtmek isterim ki , az sonra yazacağım yazının nedeni ne Aydın Yılmaz'a karşı kişisel bir kinimin yada gıcığımın olması , ne de buna paralellik oluşturabilecek başka nedenlerdir. Tek isteğim ve arzum ; Galatasaray Forması'nın herkese bu kadar kolayca giydirilmesi yerine , o formayı gerçekten hakeden oyuncuların üzerinde görebilmektir diyerek başlıyorum hikayeye.

Aydın Yılmaz, 29 Ocak 1988 tarihinde yani benden yaklaşık 2 hafta kadar önce İstanbul'da dünyaya gelir. 1997 yılının Haziran ayında Galatasaray Spor Kulübü Futbolcu Seçmeleri'ne girmek üzere Florya'nın yolunu tutar. Seçmelerde beğenilir ve Galatasaray Alt Yapısı'na seçilir. 2001 yılında Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Danone Cup Turnuvası'nda Galatasaray Minik Takım Forması'nı giyer. Daha sonraki yıllarda da gerek Galatasaray Alt Yapısı'nın gerekse de Milli Takım'ın her kademesinde oynar. Minik Takım , 14-16 , Yıldızlar , U-17 , U-19 , U-21. Bunların akabinde 2005-2006 Sezonu'nda dönemin tekinik direktörü Eric Gerets tarafından A Takım Kadrosu'na alınır. Buraya kadar herşey gayet normal ve mantıklı görünüyor dışarıdan bakılınca. Hatta bir başarı hikayesi olarak bile nitelendirilebilir anlattıklarım. Ama hikaye bu noktadan sonra giderek farklı bir hal almaya başlıyor !

A Takım Kariyeri'nin ilk maçına bir Konya deplasmanında çıkar Aydın. Şampiyonluk yolunda kaybedilecek 1 puanın bile telafisi olmayacak bir dönemde , 0-0 giden bir maçta kurtarıcı olarak Aydın'ı sokar oyuna Gerets. Tam maç böyle bitti denilirken 90+3'de sahneye çıkan Aydın , çok şık bir golle hem herkesi sevinçten 4 köşe yapar , hem de herkesin zihninde yeni bir yıldız doğuyor ampulünün yanmasına neden olur. Sezonun geri kalan kısmında da zaman zaman forma bulmaya devam eden Aydın , takım sezonu mucizevi bir şekilde şampiyon olarak tamamlayınca şampiyonluğun kilit oyuncularından biri olarak lanse edilir. Yeni sezona da Gerets ile başlayan Galatasaray'da Aydın doğal olarak A Takım Kadrosu'ndadır. Ancak koca sezon boyunca gözle görülür , elle tutulur hiç bir katkısı olmaz takıma. Sezon sonunda da Gerets ile yollar ayrılır zaten..

2007-2008 Sezonu'na yaklaşık 10 senelik bir aranın ardından yeniden teknik direktörlüğe soyunan Karl Heinz Feldkamp ile başlar Galatasaray. Aydın'a tüm hazırlık maçlarında şans veren Kalli , pişmesi için kiralanmasını ister bu genç öğrencisinin. Bunun üzerine o dönemki adıyla Vestel Manisa'ya kiralanır Aydın. Ancak geçirdiği sakatlıktan ötürü bir tek maç bile oynamadan devre arasında Galatasaray'a geri döner. Kalli yine takımda düşünmez Aydın'ı ve bu sefer de İ.B.B'ye kiralanmasını ister. İ.B.B formasıyla da çoğu sonradan oyuna dahil olmak üzere sadece 7 kez sahada gözükür Aydın.

Sezon sonunda tilkinin döndüğü yer bir kez daha kürkçü dükkanınıdır. Ancak bu kez herkes daha bi umutludur kendisinden. Hakkında ; sakatlık sorununu atlattı , biraz daha büyüdü , olgunlaştı , tecrübe kazandı gibi düşüncelere sahip olanların sayısı bir hayli fazladır. Skibbe ile merhaba denilen sezonda yine kendisine defalarca kez forma şansı verilir ama Aydın'ın takıma yaptığı katkı koca bir '' Hiç '' ten öteye gidemez. 2.devre Skibbe gider Bülent gelir ama Aydın Yılmaz yokları oynamaya düzenli bir şekilde devam eder.

2009 Haziran'ında Rijkaard ile anlaştığında Galatasaray yer yerinden oynarken , muhtemelen Aydın'da ''Bu benim son şansım artık.'' diye düşünüyordu kendi kafasında. Gençlere verdiği önemle bilinen Rijkaard'ın gerek hazırlık maçlarında , gerekse de Avrupa Ligi Ön Elemeleri'nde ilk tercihlerinden biri olur Aydın. Ancak Maccabi Netanya Maçı'nda yaptığı 3 asist dışında gene bizlere futbol adına pek de birşeyler sunamaz bu kardeşimiz. İlk devrenin kalan kısmını çoğu zaman yedek kulübesinde geçirdikten sonra Ocak ayında bu kez de Eskişehir Spor'un yolunu tutar. Hemde sezon sonunda bonservisini satın alma opsiyonu ile birlikte. Sevinçten 4 köşe olmuştum ''Bu sefer kurtulduk galiba.'' diyerek. Ancak orada da değişen birşey olmadı. Bırakın forma giymeyi , yedek kulübesini bile az sayıda maçta görebilen Aydın ; sezon tamamlanır tamamlanmaz gene Florya'ya atar kapağı. O da haklıydı tabi. Ekmek elden , su göldendi burada. Böyle kulübe can kurban. Sen hiç birşey yapmayacaksın , hatta forma bile bulamadığın halde nasıl oluyorsa sürekli sakatlık sorunları yaşayarak kulüp doktorlarını canından bezdireceksin ama her şartta ve tüm bu olumsuzluklara rağmen sana krallar gibi bakılacak. Bundan iyisi şamda kayısı...

Bu sezon da Aydın Yılmaz gerek Rijkaard Dönemi'nde , gerekse de Hagi takımın başına geçtiğinden bu yana , forma bulduğu her maçta kulübüne en ufak bir katkı yapmamaya hız kesmeden devam etti..
Son günlerde ise sezon sonunda Galatasaray'dan gönderilmesi muhtemel isimler sürekli olarak, yüksek sesle telaffuz ediliyor basında. Ve tellaffuz edilen bu isimlerin 3 aşağı-5 yukarı aynı olması, istihbaratların sağlam olduğu ve gerçekten de gelecek sezonki kadro yapısının şimdiden şekillenmeye başladığı gerçeğini ortaya koyuyor. Ancak benim burada vurgulamak istediğim asıl nokta; bu yazılan, çizilen isimlerin arasında Aydın Yılmaz'ın adını defalarca kez forma şansı bulduğu bu kulübe, 5 senedir hiçbir şey verememiş olmasına rağmen hala ve hala göremiyor olmam!
Evet bütün bunları sizlere neden mi anlattım ? Şunun için anlattım: Bütün bu olup bitenleri kendi kafamda uzun uzun düşündüm ve şu kanaate vardım: Aydın Yılmaz kardeşimizin arkasında muhtemelen hatırı sayılır ve Galatasaray Spor Kulübü'nde sözü bir hayli geçen bir abimiz var. Yoksa bu çocuğun 5 senedir en ufak bir faydasının dokunmadığı bu kulüpte hala barınıyor olabilmesi mümkün olamazdı.

Aydın Yılmaz Florya'ya ayak bastığında Faruk Süren'di başkan. Daha sonra Mehmet Cansun , Özhan Canaydın , Adnan Polat oturdu o koltuğa. Sayısız yönetici geldi - gitti ama gitmeyen tek isim Aydın Yılmaz'dı!
Eric Gerets , Karl Heinz Feldkamp , Cevat Güler , Michael Skibbe , Bülent Korkmaz , Frank Rijkaard gibi teknik direktörlerle yollar ayrıldı ama Aydın Yılmaz'la yollar bir türlü ayrılamadı!
Necati Ateş , Hasan Kabze , Lincoln , Ümit Karan , Hasan Şaş , Keita , Giovani , Elano, Misimovic gibi yıldızlar yeterli katkıyı yapamadıkları gerekçesiyle gözden çıkarılırken , Aydın Yılmaz'ın performasından gayet memnundu birileri!
Paf Takım'dan A Takım'a yükselen oyunculardan Uğur Uçar bu takım için dizini parçaladı ama yinede yaranamadı birilerine! Serdar Eylik oynadığı ilk maçta beyin travması geçirdi ama 2.bir şansı asla olmadı! Semih Kaya kulübü uğruna 2 kez çapraz bağlarını kopardı ama bu bile yetmedi takımda kalması için! Tüm bunlar olup biterken Aydın Yılmaz'ın yeri ise her zaman sapasağlamdı !!

Bundan sonra olacakları da söyleyeyim ben size : Arda Turan'ın olası bir transferinde kaptanlığın ve 10 numaranın sahibi olacak isim şimdiden bellidir. Kim mi ? Tabi ki arkası kale gibi sağlam kardeşimiz AYDIN YILMAZ ...
                                                                                                      e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar